Bir sabah uyandığında hafızan öylesine temizlenmiş oluyor ki, kim olduğunu bile bilemeyecek kadar her şeyi unutmuş oluyorsun. Ancak bu basit bir hafıza kaybı değil, psikolojik bir hastalık. Burada hasta kendi kişiliğini, anılarını ve çevresini reddediyor. Böyle bir sabaha uyanan hasta ise çareyi kaçıp yeni bir hayatın peşine düşmekte buluyor.

Geçmişi Olmayan Adam

28 yaşındaki Nijeryalı bir tıp son sınıf öğrencisi, sunumundan 10 gün önce ortadan kaybolduğu için kayıp ilan edilmişti. Öğrenci 10 günün sonunda 634 kilometre uzaklıktaki bir nehrin yakınında bulundu. Ancak hasta oraya nasıl geldiğini ya da ne yaptığını asla bilmiyordu. Hatırladığı son şey, odasında ders çalışırken aniden masasının karşısında onunla birlikte bir şeyler okuyan bir iskelet gördüğüydü. Ayrıca huzursuz ve rahatsız hissetmesinin yanı sıra tüm odanın döndüğünü ve gerçek dışı hale geldiğini hissetti. Odadan ne zaman çıktığını ya da kayıp 10 günün içinde neler yaptığını bilmiyordu. Hasta iki gün boyunca her şeyi inkâr etti, ta ki kardeşinin evine gittiğini hatırlayana kadar. Kardeşi onun oldukça solgun ve yorgun gözüktüğünü söyledi. Evine vardığında tamamen bilinçli ve uyanık olduğunu bildirdi.

Hasta kaybolmadan önceki son dönemlerinde oldukça baskı altındaydı. Akademik ve ekonomik kaygılar yaşıyordu. Üç ay sonrasında gireceği final sınavlarını geçmek zorundaydı. Düşük bir ruh hali içerisindeydi. Uzun zamandır iştahsızlık yaşıyordu ve kilo da vermişti. Yalnız kalmayı tercih ediyordu. Sabah uyandığında kendisini halsiz hissetse de günlük aktivitelerini yapmaya özen gösteriyordu. İntihar düşünceleri vardı ancak teşebbüs etmemişti. Geceleri uyku kalitesi çok azalmıştı, bu yüzden de sorunlar yaşıyordu. Nöbet, şizofreni, anksiyete gibi hastalıkların semptomları onda bulunmuyordu. Kafa travması gibi bir duruma hiç maruz kalmamıştı. Alkol ya da madde de kullanmıyordu.

Final Sınavlarına Ne Oldu?

Hastanın ruh hali depresifti. Daha önce görsel algı ve derealizasyon bozuklukları vardı. Düşünce bozukluğu yoktu ama hasta zaman, mekan ve kişide yönelimliydi ancak muayene sırasında dikkat ve konsantrasyonu bozulmuştu. Anlık hatırlama, kısa ve uzun süreli hafızası kuvvetliydi. Ama hâlâ okuldan uzak kaldığı iki günde ne yaptığını hatırlamıyordu. Yapılan testler de anormallik göstermedi.

Hastaya Dissosiyatif Deneyimler Ölçeği (DES) uygulandı. Bu test sonucunda Dissosiyatif Füg ve Majör Depresyon tanısı konuldu. Psikologlar tarafından uygulanan ilaç ve terapiler neticesinde iyileşti ve üç ay sonraki final sınavlarını verebildi. Altı ay boyunca takip edilen hasta, iki gün boyunca kardeşinin evine ulaşana kadar neler yaptığını hatırlamıyordu hâlâ ancak daha sonrasında böyle bir kayıp dönemi olmadı.

Bir Koruma Mekanizması Olarak Füg

Hastalar kısa süreli bir hafıza kaybı (amnezi) ile birlikte aslında kişilik problemi de yaşarlar. Aniden kendi hayatlarına ait hissetmezler. Tıp öğrencisi örneğini hatırlayalım, odasında çalışırken aniden gerçeklik algısını yitiriyor. Bu durumun bir dürtü neticesinde bilinçsiz olarak gerçekleştiği düşünülüyor. Hastalar evlerinden, ailelerinden ya da işlerinden aniden uzaklara kaçabiliyor. Bir hafta sürebileceği gibi aylarca da sürebiliyor bu durum.

Füg, Latince kökenli bir kelime olup anlamı kaçmaktır. Bu durumu yaşayan bazı kişiler çok uzun süre boyunca kendilerini farklı birisi olarak tanımlamışlar, bu sebeple de kaçtıktan sonra yeni bir hayat kurma girişiminde bulunmuşlardır. Ancak bu durum anıları geri gelene kadar sürmektedir. Bu kişiler genellikle ağır bir travmaya maruz kalırlar. Tıpkı tıp öğrencisi örneğinde olduğu gibi, aşırı strese maruz kalma bu hastalığı ortaya çıkarabilir. Beynin bunu aslında kendisini bu ağır stres ve travma durumundan korumak için yaptığı düşünülüyor. Literatüre geçen vakalara bakacak olursak, evsiz kalma, birisinin kaybı, taciz ya da tecavüz, akademik kaygılar ve ekonomik sıkıntıların yanında aileden korku da bunlara ilave edilebilir. Füg genelde tek başına yaygın değildir genelde başka bir hastalıkla birlikte ortaya çıkar. Tetikleyici bu unsurların dışında kimlik bozukluğu yaşayan bireylerde görülme olasılığı daha yüksekken, kadınlar arasında daha yaygındır. Füg, çoklu kişilik bozukluğu ile karıştırılmamalıdır. Kişiler amnezi sonrasında terapilerin de yardımıyla kayıp anılarını hatırlayabilirler. Çoklu kişilik bozukluğu durumu daha çok kişiyi, başka bir düşüncenin ya da sesin ele geçirmesiyle ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.

Bilerek Her Şeyi Unutmuş

Geçmişte bazı vakaların durumu oldukça karışıktı. Bu vakalar hala füg mü yoksa çoklu kişilik bozukluğu mu olduğu şaibeli olan durumlar içermekte. Shirley Ardell Mason, hayatının bir kısmını Sybil olarak geçirdi. Sık sık bayılıyor ve duygusal çöküşler yaşıyordu. Doktoru ona çoklu kişilik bozukluğu tanısı koymuş, ancak kendisi bunu reddetmişti. Doktorunun teşhis konusunda şüpheli tavırları sebebiyle Sybil vakası karmaşık bir hal almıştır. Mason gibi başarılı bir muhabir olan Jody Roberts de bir süre ortadan kaybolur ve bazıları onun bilerek her şeyi unuttuğunu iddia eder. Ancak uzmanlar onun uzun süreli bir kaçış halinde olduğunu düşünüyor.

Sybil
Sybil

Buradan da anlaşılacağı üzere geçmişte, bilinçli yapıldığı iddia edildiği gibi, teşhis koymakta da zorlanılmıştır. Çoklu kişilik bozukluğu ve füg kişiden kişiye farklı sebeplerle ve sonuçlarla kendini gösteriyor. Bazen birlikte ortaya çıkabiliyor ve bu tedavinin seyrini de değiştiriyor. Ancak bu durumların hiçbiri uzmanların da söylediği gibi bilerek yapılmıyor.

KAYNAKÇA:

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.