Günümüzde modern enformasyon teknolojileri gittikçe gelişmekte ve hayatımızı kolaylaştırmaya devam etmektedir. Bu teknolojilerin kullanımının yaygınlaşması, beraberinde güvenlik ve kullanım koşulları ile ilgili sorunları da beraberinde getirmiştir.

Ayak İzlerimizi Takip Eden Birileri Var

İnternette geçirdiğimiz her salisede arkamızda bir dijital ayak izi bırakmaktayız. Bu izler, genellikle reklam verenler ve üçüncü taraflarla paylaşılarak kullanıcının internette ne tür içeriklere ilgi duyduğu veya hangi ürünleri satın aldığı üzerinden takip edilir. Modern gizlilik fikrinin ortaya çıkmasıyla birlikte yeni medya mecralarında karşımıza “Hüküm ve Koşullar” ilkesi çıkmaya başlamıştır.

Büyük harflerle ve küçük puntolarla yazılan uzun kullanıcı sözleşmeleri, bilinçli olarak okumayı zorlaştırıp kullanıcı tarafından direkt kabul edilmektedir. Farkına varmadan bizler de “zorla” rıza göstererek çerez denilen şeyleri kabul etmek durumunda kalıp hakkımızdaki bilgilerin toplanmasına izin veriyoruz. Oysaki bu durum gizlilik ihlaline girmektedir.

Modern İnternetin Payına Düşen…

Hükümetlerin farklı şekilde uyguladığı gizlilik ilkelerinin, siyaset veya kamu politikası kararı olmasının, bizleri ne derece koruduğu kocaman bir soru işaretidir. Artık büyük veri dediğimiz kavram ile dijital hale gelmiş hiçbir şey özel olarak kalmamakta ve giderek bilinçli-bilinçsiz olarak koşullara daha fazla rıza göstermemize sebep olmakta. Örneğin Google ilkelerinin birinde “anonimsiniz” ibaresi varken bir başkasında “gerektiğinde değilsiniz” denilmesinden kaçımızın haberi olmuştur?

Bu süreçte bizler de ücretsiz zannettiğimiz hizmetler karşılığında bilgilerimizi rıza yoluyla verirken, aslında bu sırada bizlere sorulmadan ve haber verilmeden verilerimiz değiştirilmekte, üçüncü taraflarla paylaşılmakta ve işin sonunda da ticari amaçlı kullanılmaktadır. Bilgilerin toplanması ise modern internetin temelinin oluşmasını sağlamıştır.

Bilgilerimiz Birer Meta

Özellikle ABD’de yaşanan 11 Eylül olayından sonra Amerika’da “Tam Gözetim Programı” ortaya çıkmıştır. Bu programla birlikte; tüm dijital iletişimi toplamak, ulusun iletişimini denetlemek, internet trafikleriyle sosyal ağlarını kontrol etmek, hatta telefon konuşmalarının bile dinlenerek bilgilerin devletle paylaşılması, yani gözetlenmesi söz konusudur. Bu görevleri aralarında paylaşan özel şirketler devasa bir gözetim oluşturarak uluslararası bir toplu gözetim sanayisinin gerçekleşmesine sebep olmuştur.

Gözetim tedarikçileri bizleri birer müşteri olarak görür. Gözetim araçları ise gözetim tedarikçileri tarafından parasını verebilen herkese dünya genelinde satılmaktadır. Bu şekilde de bizlerin kişisel verileri aslında metalaşmaktadır. Kullanıcı verisi toplayan bu iş modelleri, devletin işini kolaylaştırarak haberleşmemizden olabildiğince çok bilgi toplayıp bir örüntü saptamaya çalışmaktadırlar.

Silivri Soğuktur Şimdi

Her şeyi inceleyen yazılımlar bu sefer de fişlenmeye sebebiyet vermektedir. Bu sebepten dolayı emniyet teşkilatlarının yanlış yorumlayabileceği veri tabanları oluşmaktadır. Kimi zaman sosyal medyada yapılan şakaların aşırı ciddiye alınıp polis ekipleriyle karşı karşıya kalma durumu ve protestolarda bir suç işlenebileceği düşüncesi buna bir örnektir.

Günümüzde, Youtube’da yayınlanan bir video veya Twitter’da paylaşılan bir tweet nedeniyle sorguya alınmak üzere kullanıcılar evlerinden alınıyor. Kendimizi özgürce ifade etme hakkımızın olduğu platformlarda dahi özgür olamama durumuyla karşı karşıya kalmış durumdayız. Zaman zaman da kendimize oto sansür uygulamak zorunda hissediyoruz.

Gözetlenmeyi Gözetliyoruz

7/24 gözetlemenin altı, verilerimizin “önlem” amacıyla kullanıldığı argümanı ile dolduruluyor. Güvenlik kameraları her ne kadar bizim güvenliğimizi sağlamaya yönelik olsa da bir yandan kişisel mahremiyetimizi ihlal ediyor. Fakat ”önlem” argümanının sıklıkla hatırlatılması insanlarda olumlu algı yaratmaya yönelik de kullanılmakta. Hatta belli bir noktadan sonra, güvenliğimizin tehlikede olduğunu düşündüğümüzde, güvenlik kamerası arayışına girip eğer yoksa da talep edip izlenmeye ve gözetlenmeye kendimiz rıza gösterir hale geliyoruz.

‘Hüküm ve Koşullar’ ile Güç İlişkisi

Yeni iletişim teknolojileri, güç ve iktidar ilişkileri içerisinde gelişmekte ve kapitalist sistemin mantığına uygun bir şekilde bu sistemi ekonomik ve ideolojik olarak yeniden üretmek için kullanmaktadır. (Yaylagül, 2013, s. 232). Günümüzde, yaşadığımız gözetim devletinde hüküm ve koşulların; mesajları, konuşmaları, tarama geçmişlerini gözetleyip ifade özgürlüğünü kısıtlaması, kullanıcılarda bir tür isyana sebep olup, onlara Diaspora gibi platformlara daha çok yönelme ihtiyacı verir. Çünkü Diaspora, Facebook gibi sosyal ağlarda kullanıcıların kişisel verilerinin kontrolünü kendi eline almalarını ve verilerinin nasıl paylaşılacağını belirleme imkânı vererek gizlilik sorunlarına çözüm getirmeyi amaçlayan bir internet projesidir.

Modern gizlilik fikri, özel mülkiyet ilişkilerini ve sosyal eşitsizliği meşrulaştıran son derece bireyci bir ideolojidir. (Fuchs, 2015, s. 32). Bireyler olarak bizlerin, ‘hüküm ve koşullar’ın demokrasinin temel prensiplerini yok sayması yerine bu koşulları öne çıkaran gizlilik ilkelerine ihtiyacımız var.

Bu yazı “Terms and Conditions May Apply” belgesel incelemesi kapsamında yazılmıştır.

Kaynakça

  • Fuchs, C. (2015). Dijital Emek ve Karl Marx. Çev. Tahir Emre Kalaycıi Senem Oğuz. Nota Bene Yayınları
  • Terms and Conditions May Apply  Erişim: https://www.imdb.com/title/tt2084953/
  • Yaylagül, L. (2013). BİLGİSAYAR ve İNTERNETİN EKONOMİ POLİTİĞİ. Global Media Journal: Turkish Edition, 4(7).
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.