Dünyada kadınların üçte birinin maruz kaldığı, küresel bir problem haline gelen aile içi şiddet, beraberinde kaçınılmaz olarak sosyal ve psikolojik sonuçlar doğurur. (Tsirigotis, Łuczak, 2017) Erkek hegemonyası ve erkeklik kavramlarının tartışılması noktasında, şiddetin altındaki sebeplerin keşfedilmesine katkı sağlar. Aynı zamanda feminist çalışma içinde hegemonik erkeklik kavramı, erkek şiddeti sorununu daha geniş toplumsal eşitsizlikler içinde konumlandırmaya yardımcı olur. (Mshweshwe, 2020).

 “Ataerkil toplumca biçimlendirilmiş erkek, varoluşu gereği sürekli ve daha çok erk ister. Bununla birlikte toplum da, genel inanç ve değerler çerçevesinde biçimlendirdiği rol kalıplarının hem kadınlar hem de erkekler tarafından eksiksiz yerine getirilmesini bekler.” (Çelik, 2016) 

Toplumsal cinsiyet rollerinin şekillendirdiği erkeklik, kendisinde bulduğu iktidar gücünü ataerkinin erkeğe sağladığı normlardan alır. Erkeklik kavramının ve beraberinde getirdiği iktidarın, kendisini aile içi şiddete dönüştürmesiyle; bireylerde toplumsal cinsiyet rollerine adaptasyonlarında sorunlar meydana getirdiğini görebiliriz. Ayrıca, ataerkinin bu sorunları beslediğini ve toplumsal cinsiyet rollerini bireylere baskıladığını görebiliriz. Erkeklerin uyumlanamadıkları roller sonucunda kadınlar üzerinde kurduğu kalıcı tahakkümün başlaması evlilikleri ve birliktelikleri bitiren birincil güç olmuştur. (Hooks, s. 104) Bunların ışığında Maid (Metzler, 2021) dizisi karakterlerini erkeklik hegemonyası ve erkeklik üzerinden, Lenore Walker’ın Şiddet Döngüsü teorisinden yola çıkarak incelemeye çalışacağım. 

Dizi, duygusal şiddet gördüğü birlikteliğinde daha fazla durmamaya karar veren Alex’in, kızını yanına alıp kendi hayatını kurmaya başlamasını konu edinir. Bir tarafta kendi annesinin de bir alkolik olmasından dolayı yatkınlık gösterdiği anlaşılan ve yer yer erkeklik hegemonyasından kötü aile geçmişinin gölgesine saklandığını gördüğümüz Sean, diğer tarafta altı yaşından beri annesine göz kulak olması gerekmiş ve babasıyla olan bağları bir süre anımsayamadığı bir sebepten kopmuş olan Alex’i görürüz. Ailede net bir şekilde çözümleyebildiğimiz karakter inşası, bireylerin kendi ailelerinden gelen problemlere ve yatkınlıklara kendilerini kaptırmış olmalarıdır. Alex üzerinden annelik tartışmaları ve anneliğin sınıfsallığı dizinin merkezi bir yerinde duruyor olsa da aslında toplumsal cinsiyet rollerinin bütün karakterlerin hayatlarındaki tezahürünün bir bütün olarak ele alınması gerekir. Bu çekirdek ailenin yanında Alex’in annesi Paula daima bir erkek figürünün varlığıyla gösterilir. Aynı zamanda Alex’in kendi hayatını kurma yolculuğunda ilişkilendiği bütün kadınların benzer sorunlar etrafında şekillendiklerini görmek mümkün. Bütün bu karakterlerin kendi hayat döngülerinde yaptıkları olayları tekrar etmesi motifi ise göze çarpmaktadır. Bunlardan dizinin merkezinde yer alan duygusal şiddet döngüsü sadece başrolün değil, dizideki diğer kadın karakterler için de incelenebilir. Uygulandığını gördüğümüz duygusal şiddetin en yaygın kullanımı kadını aşağılamak, küçük düşürmek, sürekli onaylanma ihtiyacı doğurmak ve davranışları kontrol etmeye çalışmak olarak sıralanır. (Walker, s. 88) Walker’ın Şiddet döngüsü teorisine göre şiddet üç aşamalı bir gerilim azaltma teorisidir: (1) Artan tehlike duygusuyla gerilim oluşturma (2) akut şiddet olayı (3) sevgi dolu pişmanlık (Walker, s. 91). Şiddet döngüsündeki kadınlar çoğu zaman içinde bulundukları ilişkiyi bitirmek için her zaman enerji bulamazlar ve ilişkiyi baştan kurmanın çoğuna güvenlik duygusu getireceğine inanırlar. Buna karşın bu nadiren olur ve bunun yerine, şiddet döngüsünün ilk iki aşaması, kur döneminin iyi yanlarına benzer ilişkide sevme davranışının üçüncü aşamasıyla başlar. (Walker, s. 91) 

BİRİNCİ EVRE

Maid dizisinde önemli noktalardan biri bu döngünün nasıl kırılabildiği ve kırılamadığını anlatan göstergelerden oluşmasıdır veyahutta kırıldığı varsayılan gidişatın yaş almayla birlikte tekrar oluşmaya başlayabildiğini göstermektedir. Bu bağlamda Alex’in annesi Paula karakterinin Alex küçük bir çocukken (tıpkı yıllar sonra kızının yapacağı gibi) eşini terkedip özgürleşmesinden bahsedebiliriz. Alex’in yaşadıklarını yaşayan Paula, Alex çocukluk çağlarındayken duygusal şiddete maruz kalır. Alex bunu yıllar sonra temizlik yapmaya gittiği bir evin dolap kapaklarını temizlemeye yeltendiğinde anımsar. Kavga eden annesiyle babasından korkup saklanmak için o da benzer bir dolaba girmiştir. Böylece babasına ve Sean’a duyduğu öfkeyle karışık korku hissinin çocukluğundan geldiğini anlar. Bu farkındalık dizinin kalanında annesini anlamaya başlaması ve ona duyduğu merhametin artması olarak kendini gösterir.

Bunun yanısıra Paula sanatçı kişiliğini ve özgür ruhunun vahşi kadın arketipinden aldığının her fırsatta üstünü çizer. “Bir kadın hangi kültürden etkiler taşırsa taşısın vahşi ve kadın sözcüklerini sezgileri yoluyla anlar. Kadınlar bu sözcükleri işittiklerinde zihinlerinde çok ama çok eski bir anı canlanır ve yaşama geri dönerler.” (Estes, p. 19) Vahşi doğayla kadınlık imgesini yeniden kendinde kurmayı hedefleyen Paula’nın iç güdüsel doğanın asıl uğraşları olan sanat dallarıyla ilgileniyor olması da tesadüfi değildir. Ancak Paula’yı dizi boyunca hep bir erkek karakterinin yanında görürüz. İlgisiz ve güvenilmez anne figürü ortaya koyarken bir yandan da kızına karşı kendisini hep ne kadar özgür hissettiğini ve onun da ne yaparsa yapsın vahşi kadın genlerinden gelen güçle yaptığını hatırlatır. Karşısındaki kadını güçlendirmesi yönünden ne kadar geçerli savunmalar yapsa da, söyledikleri doğrultusunda yaşaması erk tahakkümüyle elinden alınmıştır. Dizinin başında, elinde birasıyla anne kızın kadrajının arkasında daima onları izleyen bir figür olarak Paula’nın sevgilisi Basil’i görürüz. Bu adamın varlığı Paula’nın özgür dünyasına vurulan ilk büyük ket olarak karşımıza çıkar. Sürekli kendisini koruma ihtiyacı ve onaylatma ihtiyacının ise daima sonuçsuz kaldığını görürüz çünkü Basil’in en ufak bir soruya bile cevap vermeyen ilgisiz bir yapısı vardır. Buna karşın Paula’nın Basil’e beslediği korku günden güne artar. Ta ki, ikinci evreye geçilene kadar. Ancak, erkek öznenin Basil olması bir fark yaratmaz, aynı duygusal şiddet örgüsünü Paula’nın daha sonraki partnerinde de görebiliriz. Aynı ilgisiz tavırlar karşısında Paula yeniden onay ihtiyacı hisseden ve şiddet failinin gönlünü hoş tutmaya çalışan konuma gelmiştir.

Erkeklik inşasında gücü elinde tutmaya alışkın olan erkek bunu çok genç yaşlarda öğrenmeye başlar. Gücün ve iktidarın getirdiği rahatlık ve aynı zamanda başa çıkılamaz olmaya başlayan ataerkinin etkisi, erkekliklerde şiddet göstermeyi normal kılma gibi sonuçları ortaya çıkar. “Zaten şiddet döngüsü içinde varolduklarından, bu yapı onlar için olağanlaşır ve şiddet, bir tür sorun çözme biçimi hatta iletişim kurma yöntemi halini alır.” (Çelik, 2016) Çocukluğunu alkolik bir anneyle geçiren Sean için norm haline gelen iletişimsizlik ve yetersiz ebeveynlik kendi çocuğu ve eşine gösterdiği davranışlarda kendini gösterir. Erkeklik hegemonyasının erkekliğin kendisine de verdiği zararı, sürekli güçlü olmaya ve birincil cinsiyet olmaya yönelttiklerinden içinden çıkması zor bir güç zehirlenmesi yaşanır. Alex ve Sean’ın evliliğinde de durum bu şekilde olagelmiştir. Alkolü hayatının bir parçası haline getirip gerçeklikten kendisini koparan Sean, Alex için bir tehdit olmaya başlamıştır. Alkolün hayatlarına girmesi ve Alex’in güçsüzleştirilmesi ve sindirilmesiyle birlikte evde psikolojik şiddet kendini gösterir. Kadının hayatını elinden alıp kendisinin bir uzantısıymış gibi yaşatmaya mecbur kılmak, Sean’ın dizide gösterdiği manipüle etme yöntemlerinden biridir. Bunun bilincinde olmayan Alex kendini kaptırmıştır. Dizinin ikinci yarısından itibaren bu birinci evreye tekrar dönüş görülür. Basil’in Paula’nın mal varlığını kumarda kaybetmesi ve daha sonra kendisine zarar vermesinin ardından annesine yaptığı annelik görevi gitgide ağırlaşan ve bu sırada evsiz kalan Alex, Sean’ın yanında tekrar yaşamaya başladığında çok kısa sürede hiç gitmemiş gibi her şeyin eskiye döndüğünü fark eder. Sean alkole geri dönmüştür, Alex’in aile içerisindeki söz hakkı tamamen elinden alınmıştır. Bu noktada Alex öğrenilmiş çaresizliğe mecbur bırakılmıştır. “Öğrenilmiş çaresizliği yaratan öngörülemeyen beklenmedik tepki/ sonuç modelinin bir parçası haline gelir.” (Walker, s. 91) Dizinin en çarpıcı sahnelerinden biri Alex’in kanepenin içerisine düşüp yok olmayı arzuladığı sahnede bu öğrenilmiş çaresizliğin derinden etkilerini görebiliyoruz. Alkolik bir baba figürü için eşi, kendi hegemonyasını hatırlamanın bir yoludur. Böylece iktidarını hatırlar ve güç dengelerinin bozulmadığından emin olur. Virginia Woolf’un dediği gibi “Kadınlar yüzyıllardır, karşısındaki adamın yansımasını, iki misli büyük gösteren, büyülü ve hoş bir ayna vazifesi görmüştür.” (s. 42)

Burada altı çizilmesi gereken başka bir nokta da para konusudur. Hizmetçilik yaparak para kazanmaya çalışan ve zor şartlar altında minimum ücretlerle çalışıyor olması Alex’in Sean’a olan bağlılığını zorunlu kılmıştır. Artan tehlike duygusuyla gerilim oluşmasının önüne geçen kadın figürleri – hem Paula hem Alex- bunu başka şansları olmadığı için yapmışlardır.

İKİNCİ EVRE

Akut şiddet olaylarının etkisini gösterdiği ikinci evre, birinci evrenin giderek artmış tansiyonunun en üst noktasında gerçekleşir. Buradan sonra gerilim aşağı yönde seyreder. Alex için ilk ikinci evre Sean’ın kırdığı eşyalardan sonra kızının saçlarında cam parçası bulmuş olmasıdır. Bundan öncesinde yaratılmaya çalışılan güvenlik ortamı tamamen ortadan kalkmıştır. “İkinci aşama, birinci aşama sırasında oluşan gerilimlerin kontrol edilemez şekilde boşaltılmasıyla karakterize edilir” (Walker, 1979, s. 59). Walker’ın teorisine göre birinci evrenin sonucunda müdahale edilmezse kaçınılmaz olarak şiddet davranışı kendisini gösterir. Paula ve Alex’in hayatlarının kesişim noktalarından biri de bu ikinci evredir. Paula, Alex kendisini dolaba kilitlediği zaman eşiyle artık yaşayamayacağına karar verir tıpkı Alex gibi. Daha sonraki ilişkilerinde ise Paula’yı ikinci evrede bir kez görürüz. Paula ve Basil’in kavga ettiklerini ve Basil’in kaçtığını öğreniriz ve bu davranış paternine baktığımızda Paula’nın inkar sürecine dair de bilgi edinebiliriz. Kumarhanenin önünde Basil’i görmesine ve bilmesine rağmen ondan duymadıkça, Basil’in kendisine kötülük yapabileceğine ihtimal vermez. Dizinin bu bölümünde Sean’ın da anne-kızın yanında olup onlara destek olması daha önceden bahsettiğimiz kadınların şiddet döngülerinden çıkmak için yeterli enerjiyi kendilerinde bulamıyor olmasından kaynaklı olabilir. Erkek figürünün daima yardımcı ve destek çıkması dizinin pek çok yerinde kendini gösterir. Alex ile birlikte olabilmek için ona iyilik yapan Nate, zor zamanlarda yardımcı olan ve acil durumlarda başvurulabilen baba figürü Hank, Alkolik olmasına rağmen yardım istenen Sean. Bütün bu karakterlerin kendisini konumlandırdıkları yeri ve en sonunda gelinen yeri düşündüğümüzde bütün bu çabaların erkekliklerini sağlamlaştırma azimleri olduklarını çok net görebiliyoruz. Alex’in babası Hank, gidecek yerleri olmadığı zaman Alex’e yuva olmuş ve ne kadar isterse kalabileceğini söylemiş olmasına rağmen, Alex kendi ayakları üzerinde durmak için Sean’a dava açtığında şahitlik etmek istememiştir. Sean’ın sorununun toplumsal cinsiyet konumlandırılmasında bir sorunu olmadığını aksine alkol yüzünden beyni yıkanmış bir mağdur olduğunu düşünmektedir. “Connell, Hegemonik erkeklik kadınlar üzerinde tahakkümü üzerinden kurulmuş olmasının yanında erkekler arası hiyerarşilerin patriarkal düzenin vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulamıştır” (1987, s. 183). Bu konumlanmada Alex, Sean’ın iyiliği istemeyen bencil bir kadın tasviri olarak gösterilmiştir. Ayrıca bu aşamada Sean’ın giderek alkol batağına batıyor olması ve Alex’in iyileşme sürecine girmiş olması da bu mağdur vurgusunun altını çizer nitelikte olmuştur. 

İkinci evrenin gözlemlenmesi açısından Alex’in sığınma evinde tanıştığı Danielle de incelenebilir. Alex’in ilk sığınma evine gidişinde onu Danielle karşılamıştır. Danielle güçlenmiş bir karakter olarak karşımıza çıkar. Şiddet döngüsünü tamamen kırdığını düşündürse de ulaşılabilir olmasıyla üçüncü evredeki eşine daha fazla karşı koyamaz ve sığınma evinden çıkar. Bu çıkışı güvenli alanına geri dönme arzusu olarak okumanın yanında güvenli olduğuna inandırılan alana dönmezse geleceği açısından kaygılanan bir anne figürünün verdiği karar olarak da okuyabiliriz. Şiddet görmenin psikolojik boyutunu görebilmek açısından devlet tarafından korunan ve güvenli ilişkilenmelerin olduğu güvenli alandan çıkmayı istemek önemli bir nokta olabilir. Mesleği olan ve para kazanmayı bilen bir kadın olarak Danielle ataerkil ilişkilere boyun eğmiştir.

“Modernleşen orta sınıf kadınlar, kamusal alana çıkma serbestisinin bedelini, özel alanda klasik ataerkil ilişkilere boyun eğmeyi kabul ederek ödediler.” (Bora, s. 159) 

ÜÇÜNCÜ EVRE

Dizide en sık gördüğümüz evre, belki de pişmanlık duyularak geri dönme arzusunun yattığı üçüncü evredir. Danielle’in sığınma evini terketmesinde, Sean’ın alkolü bıraktığına Alex’i ikna edip baştan başlamasında, Paula’nın Alex’le gelmekten vazgeçmesinde ve Hank’in tekrar iyi bir baba olmaya çalışmasında kısacası hikayelerin çözümlenebilmesinde büyük etkisi olan psikolojik evre üçüncü evre olarak karşımıza çıkar. “Kadın, saldırgana inanmak ister ve en azından ilişkinin başlarında, onun değişebilme yeteneği konusundaki umudunu tazeleyebilir. Bu üçüncü aşama, kadın için ilişkide kalmak için olumlu pekiştirme sağlar.” (Walker, 94) Döngünün kendisini tekrar ettiği nokta burasıdır. Bu konuya hegemonik erkekliğin kendisini yeniden tekrar etmesi açısından bakabiliriz. Görünürde pişman olmuş bir erkeklik olsa da aslında daha da güçlenerek kendisini göstermeyi bekler. Toplumsal cinsiyetinin ondan beklediği erkekler ağlamaz, üzülmez, duygulanmaz vurgusu bir süreliğine bir kenara bırakılır. Çünkü eğer karşısındaki kadını kaybederse, bu erk tahakkümü için daha büyük bir darbe olarak karşısına çıkacaktır. Alex’in birincisinde kıramadığı zinciri ikincisinde kırmasının arkasında da tahakküm altında kalmaya ihtiyacı kalmaması yatıyor. Kendisine yardım eden avukatı, ruhsal iyileşmesinde yardımcı olan sığınma evindeki bütün kadınlar, en önemlisi, kendini geliştirmeye açık, kendine ait bir alan yaratabilmiş olması ve yazması dolayısıyla tek başına güçlenebilmesi için eline bir fırsat geçmiş olması ve bunun gibi sebeplerden ötürü Alex ikinci seferinde Sean ile olan bağını kesebilmiş ve şehri terk edebilmiştir. Sean ise erkekliğin erkek bireylerin omzuna yüklediği ataerkil düzenden kurtulabilmenin bir yolu ve sonucu olarak,

Sonuç 

Özetle, Maid dizisi karakterlerinin incelenmesi yapıldığında ortaya çıkan sonuç; ataerkil toplumlarda, toplumsal cinsiyetlerin bireylere getirdiği yükler, iki cins için de yıpratıcı niteliktedir. Güçlü olmak zorunda hisseden erkekler kendi iktidarlarını sağlamlaştırmaları adına öğrenilmiş davranışlar sergileyerek, erkek hegemonyasını beslerler. Ancak, kendilerinde zannettikleri iktidar aslında ataerkinin kendisindedir. Bireyler yalnızca bu kalıplar içerisinde mücadele etme halindedirler. Erkeklerin yanında kadınlar da öğrenilmiş kadınlıklarının aslında psikolojik boyutta onlara zarar vermeye yatkın bireylerle ilişkilenmelerinin önünü açtığını fark etmeliler. Bu erkek ve kadının birbiriyle olan probleminden ziyade, erkekliğin kendisiyle verilmesi gereken bir savaştır. 

“Duygularını ifade edebilmeli, her zaman güçlü olma idealinin mantıksızlığını gür bir biçimde haykırabilmeli ve buna karşı durabilmelidir. İmkânsız erkeklik idealinin arkasından koşmayı bırakmalıdır. İncinmekten ve incitmekten uzaklaşmalı, salt insan olmanın özgürlüğünü ve sorumluluğunu duyabilmelidir.” (Çelik, 2016)

Kaynakça

  • Bora, A. (2018). Kadınlar arası iktidar ve güçlenme stratejileri. In Kadınların Sınıfı: Ücretli EV emeği ve kadın öznelliğinin inşası (pp. 155–168). essay, İletişim. 
  • Estés Clarissa Pinkola. (2021). Kurtlarla Koşan Kadınlar: Vahşi Kadın Arketipine Dair mit ve Öyküler. Ayrıntı. 
  • Gizem, Ç. E. L. İ. K. (2016). “Erkekler (DE) Ağlar!”: Toplumsal Cinsiyet Rolleri Bağlamında Erkeklik Inşası ve şiddet döngüsü. Fe Dergi Feminist Ele, 8(2), 1–12. https://doi.org/10.1501/fe0001_0000000161 
  • Hooks, B. (2012). Feminizm Herkes Içindir: Tutkulu Politika. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu. 
  • Mshweshwe, L. (2020). Understanding domestic violence: Masculinity, culture, traditions. Heliyon, 6(10). https://doi.org/10.1016/j.heliyon.2020.e05334 
  • ÖZKÜRALPLİ, İ. (2021). Bi̇raz da “erkeklerden” Konuşalim Mi? hegemoni̇k erkekli̇k Kavraminin FEMİNİST BİR ELEŞTİRİSİ. Moment Journal, 8(2), 368–387. https://doi.org/10.17572/mj2021.2.368387 
  • Tsirigotis, K., & Łuczak, J. (2017). Resilience in women who experience domestic violence. Psychiatric Quarterly, 89(1), 201–211. https://doi.org/10.1007/s11126-017-9529-4 
  • Walker, L. E. (1987). The battered woman. Harper and Row. 
  • Woolf, V., & Özdemir İlknur. (2012). Kendine Ait Bir Oda: Deneme. Kırmızı Kedi Yayınevi. 
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.