Birinci Dünya Savaşı’ndan büyük yenilgiyle ayrılan Almanya, propagandanın amacını ve önemini en çok bu mağlubiyet sayesinde anlamıştır. Propagandanın tarihi ise İncil’in ortaya çıktığı ilk zamanlara kadar dayanır. Peki bu propaganda nedir? Propaganda kitlelerin duygu, düşünce, tavır ve hareketlerini istenilen ölçütte etkileyerek; bu kitlelerin manipüle edilmesi sonucu kamuoyu yaratılması olarak tarif edilebilir. Tıpkı ideoloji gibi propaganda da negatif bir çağrışım oluşturur. Şüphesiz ki bunun en büyük nedeni ise siyasi figürlerdir. Siyasi kimliklerin özellikle başvurduğu propaganda, kitleleri bir amaç etrafında birleştirmeyi, organize etmeyi hedefler. Propaganda, özellikle Nazi Almanya’sı Döneminde Hitler’in propaganda bakanı Goebbels tarafından bir siyasal iletişim ve ideoloji haline gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı’nda alınan mağlubiyet, Amerika ve İngiltere’nin savaş dönemi boyunca uyguladığı propaganda kavramının, Almanya tarafından önem kazanmasına neden olmuştur. Hatta Hitler, yazdığı ‘Kavgam’ kitabında düşman tarafların savaş propagandasından çok şey öğrendiğini ve propagandanın savaşın seyrini nasıl etkilediğinden bahsetmiştir. Savaş propagandasının en büyük aracı tekrardır. Nasyonal Sosyalistlerin amacı liberal demokratik kurumların halkı kötü etkilemek adına oluşturulmuş şeytani yerler olduğuna inandırmaktı. Tüm bu liberal demokratik kurumlar ve sendikalar yok edilmeli düşüncesi Alman Halkına empoze edilmeye çalışılmış, bu da ancak tekrar yöntemiyle mevcut olmuştur. Halkı, bu kurumların komünist yapıda olduğuna ikna etme çabaları sürmüştür. Bu yüzden 1930’lu yıllarda Almanya da okunan bir gazete, kitap, dergi ya da dinlenilen radyo da Nazilere rastlamamızın nedeni budur. Bu durum da Propaganda Bakanı Goebbels sayesinde gerçekleştirilmiştir. Hitler, iktidara geldiğinde yaklaşık olarak 14 milyon seçmenin oyunu kazanmıştı. Peki Alman Toplumu neden bir faşiste oy vermişti? Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Parti’sinin siyaset hayatından silinmesi, Hitler’in Alman Halkının desteğini almasında yeterli miydi? Alman halkının somut verilerden ziyade bunların altında yatan nedenlerden kaynaklı etkilendiğini söylenebilir. Hitler’in egemenliğindeki Alman Halkının, propagandaya maruz kaldığı kaçınılmaz bir gerçekliktir

NAZİ ALMANYASINDA PROPAGANDA TEKNİKLERİ

İSİM TAKMA TEKNİĞİ

Hitler ve Propaganda Bakanı Goebbels, Nazi Almanyası dönemi boyunca Alman Halkını kendi çıkar ve hedefleri doğrultusunda bir araya getirme çabası içerisinde olmuştur. Bu propagandayı oluştururken de bazı teknikleri kullanmışlardır. İlk teknik isim takma tekniğidir. Bu tekniğin amacı halka kısa süre içerisinde bu isimleri aşılamak ve halk tabanında hızlı biçimde yayılmasını sağlamaktır. Daha kolay ezberlenebilir sloganlar ve isimler türetilmiştir. Bu teknik aşağılama, küçümseme amacında kullanılabildiği gibi istenmeyen kötü bir durumu da güzelleştirebilmektedir. Örneğin ölüm kamplarına gül bahçesi ya da nefes alma enstitüleri denilmesinin en büyük nedeni pozitif bir çağrışım yapmaktır. Hitler’in en çok çağrışım yaptığı diğer kavram ise liberaller olmuştur. Liberaller genel olarak zayıf ve güçsüz kimselerdir. Hitler’in adlandırmasına göre Yahudiler’in icat ettiği demokrasiye inanan kimse, liberal olarak adlandırılırdı. İsim takmanın en etkili kullanımı ise lider (führer) kelimesiydi. Lider, ancak Hitler’den bahsedilirken kullanılıyordu ve liderin Hitler’i çağrıştırdığını tüm Alman Halkı biliyordu. Ülkemizde isim takmaya örnek olarak; Cumhurbaşkanı’na reis, halkın önderi ve milletimizin evladı gibi isim kalıpları üretilmektedir. Hitler’in yapmış olduğu gibi böylece toplum hafızasında lider kavramı Hitler aracılığıyla yer edinmiştir. Temel hedef düşmanı küçük düşürmek ve bu doğrultuda lideri yüceltmektir.

İKİ DÜŞMANDAN BİRİNE RAZI ETME TEKNİĞİ

Nazilerin, basını kendi egemenlikleri altına alma çabasıdır. Almanya’da Naziler, gazetecileri kendi kontrolleri altında tutmayı hedefleri tekniktir. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen gazetecilere iki opsiyon sunulmuştur. Ya medyada Hitleri öven yani kötü yanlarını törpüleyen ve göstermeyen haberler yapacaklar ya da gazeteciler salt bilgiye erişemeyeceklerdi. Bu yüzden ülkesine enformasyon sağlamayı amaçlayan gazetecilerin görünürde iki seçenekleri olsa da yalnızca bir seçenekleri kalıyordu. Böylece Hitler medyayı dolaylı yoldan etkisi altına almıştır. Gazeteciler, Yahudiler’in maruz kaldığı durumu ve gördükleri muameleyi haberleştirirken diken üstünde kalmışlardır. Bu teknik Amerikan ve İngiliz propagandasında da görülmüştür. Düşmanın masum sivillere işkence uyguladığına dair iddialar ortaya atılmış böylece halkın önüne iki seçenek sunulmuş izlenimi yaratılmıştır. Halk ya savaşacak ya da düşman askerlerine boyun eğecekti.

AKTARMA TEKNİĞİ

Adolf Hitler’in başarılı bir lider olduğunun en büyük kanıtlarından biri bu tekniktir. Bu teknikte halkın dini inanış, görüş ve duygularına oynanmaktadır. Kutsal kavramlar ve değerler ya bireysel olarak şahıslara aktarılır ya da tarihsel açıdan olgulara dayandırılırdı. İktidara geldiği esnada Adolf Hitler, ‘yirmi beş Tez’ parti programını açıklamıştır. Bu kavram Alman reformcu Martin Luther’in kilise kapısına asmış olduğu ‘doksan beş tez’ kavramını çağrıştırması amacıyla kullanılmıştır. Nazi propagandasının temeli bu rejimin tarihe dayandığını halka hissettirmek olmuştur. Bu yüzden de kullanılan sanat eserleri, resim, poster gibi ürünlerde Alman Ressam Dürer’in imzası taşınılmıştır. Hitler, bununla da sınırlı kalmamış; propaganda başkanı Goebbels, Yahudi karşıtı programlar düzenleyerek Alman Halkının gözünde Hitler’i bir ‘mesih’ olarak tanıtmış ve benimsetmeye çalışmıştır. Nazi propagandası, Nazi gücünü ve otoritesini vurgulamak için pek çok sembolden yararlanmıştır. Kaz yürüyüşü, gamalı haç, kartal ve Heil Selamı halkın görsel hafızasında din aracılığıyla yer edinmek amacıyla büyük önem taşımıştır. Toplumun önemsediği ifadeler kullanılarak Hitler, ilahlaştırılmıştır.

BANDOLU VAGON TEKNİĞİ

Bu propaganda tekniğinde ise temeli halkın ve kalabalığın gücüne dayanır. Goebbels, Meşhur olan Nazi Selamı veren ve sokaklarda yürürken tezahürat yapan kişileri görünür kılarak halkı etkilemeyi hedeflemiştir. Bu teknikteki amaç sürekli olarak sokaklarda Hitler’i destekleyen nitelikte söylemlerde bulunulması ve alkışların tutulması halk üzerinde baskılayıcı bir etki yaratır. Böylece halk, büyük çoğunluğun Hitler destekçisi olduğuna inanır hale gelmişti. Kitlelerin büyük çoğunluğunun Hitler’in destekçisi olması, Hitler’in gücünün artmasındaki en önemli etkenlerden biridir. Hitler’in gücü artarken destekçilerine kahverengi gömlek giydirmesinin en büyük nedenlerinden biri de budur. Hitler, bu teknikle kahverengi-koyu giyinen sivil halktan yararlanarak sayılarının fazla görünmesini sağlamıştır. Bu şekilde toplum, kendi içinde Nazi Almanya’sının büyük kitleleri etkisi altına aldığı yönünde bir anlam inşa etmiştir. Temel odak herkesin Hitler destekçisi olduğu imajı yaratılarak; Hitler destekçisi olmayanları toplumdan dışlamak, ötekileştirmektir.

HALKTAN BİRİ TEKNİĞİ

Bu tekniğin amacı Hitler’i ‘halkın adamı’ sıfatına oturtmaktır. Bu doğrultuda Hitler, oldukça sade giyinmekte, demir haç harici madalya takmamakta ve sessiz, sakin bir yaşam sürdürdüğüne dair olan görüş propaganda yaratmada oldukça etki etmiştir. Halktan olan sıradan insanlarla gündelik işlerini yürütürken tanışan ve onların rutin işlerinden zevk alan bir imaj çizilmeye çalışılmıştır. Günümüz siyasetçilerin seçim öncesi esnafları iş yerlerinde ziyaret etmeleri, konuşmaları, esprileri ve tartışmaları bu tekniğe örnektir.

GENELLEMELERİ PARLATMA TEKNİĞİ

Hitler’in iktidara gelirken lider olarak tanımlanmasındaki büyük etkenli tekniklerden biridir. Goebbels, Hitler’in imzasını oluştururken halkın ihtiyacına yetişen, milletin son umudu şefkatli, güçlü bir baba figürü kazandırılmaya çalışılmıştır. Dönemin bir çok poster ve afişinde ‘Hitler Son Umudumuz’ cümlesi yer almaktaydı. Yani Hitler’den Alman Halkının kurtarıcısı olarak bahsedilmektedir. Hitler’in bu tür umut değeri içeren konumda yer alması, kitlelerin ona bel bağlamasını mecburi kılmıştır. Hitler, Alman Halkı için adeta bir kurtarıcı olmuştur. Genel geçer kavramlarla Hitler kanonlaştırılmıştır.

HATALI İKİLEM SUNMA TEKNİĞİ

Goebbels’in Almanya ve İngiltere arasındaki ilişkisinde İngiltere’yi olumsuz bir konuma düşürmek amacıyla kullandığı tekniktir. İngiltere karşısında Almanya’ya güçlü devlet imajı sağlamaya çalışılmıştır. Churchill’in doğru ve güvenilir bir lider olmadığının altı çizilmiş, onun kötü, alkolik, yalancı ve anlayışsız olduğunu söyleyen yazılar yazılmış, konuşulmuş böylece İngiltere’nin başarısı ve güçlü devlet imaji Nazi Propagandası tarafından zedelenmeye, yıkılmaya çalışılmıştır. Bu durumla paralel olarak İngiltere’nin yaşadığı şeker krizlerini yazdığı yazılarda vurgulayarak; Alman Halkı’nın oldukça konforlu ve refah biçimde yaşadığı algısı yaratılmaya çalışılmıştır. Nazi Propagandası aynı tekniği Çekoslavakya için de kullanmıştır. Çekoslavakya’ nın yaşadığı olayları dramatize ederek Almanya’nın bu tür sorunları yaşamadığını belirtmiş ve bir kez daha güçlü devleti otorite imajı inşa edilmeye çalışılmıştır. Böylece Almanya harici her ülkenin durumunun çok kötü ve başarısız olduğu imajı yaratılmaya çalışılmış; kurtuluş aracı olarak Hitler simgeleştirilmiştir.

Propagandanın kitleler üzerindeki etkisi kaçınılmaz biçimde büyüktür. Propaganda sadece sözlü olarak değil daha geniş bir biçimde bireyin ve kitlelerin kendi çıkarları etrafında şekillenmesinin doğal bir sonucudur. Bu yüzden de seçim gibi çıkar ilişkisine dayalı durumlarda propaganda muhakkak ki uygulanıyor. İnsanlar propaganda kavramına inanmasalar dahi propagandanın etkilerini gerek birey gerek toplum üzerinde görmekte ve hissetmektedirler. Toplum, kitle medyasının karşısında oldukça savunmasız ve manipüle edilmeye açıktır. Propaganda halk üzerinde algıları inşa edebildiği gibi geri dönülemeyecek yıkıcı sonuçlara da sebebiyet verebilmektedir.

KAYNAKÇA:

Çakı, C. (2018). NAZİZM İDEOLOJİSİ ALTINDA HİTLER GENÇLİĞİ: NAZİ ALMANYASI PROPAGANDA AFİŞLERİ ÜZERİNE İNCELEME . Elektronik Cumhuriyet İletişim Dergisi , 1 (1) , 9-21

Akarcalı, Sezer (2003). İkinci Dünya Savaşında İletişim Ve Propaganda. Ankara: İmaj Yayınevi.

Hitler, Adolf (2004). Kavgam, (Çev. O. Ertaş). 2. Baskı. İstanbul: Beda Yayıncılık

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.