Medeniyetin beşiği olarak kabul edilen, insanlık tarihinin önemli merkezi olan ve ”Bereketli Hilal” olarak adlandırılan bölge, binlerce yıl boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Göbeklitepe’nin keşfi ise insanlık tarihine ışık tutan bir gelişme olmuştur.

Göbeklitepe’nin Konumu

Kaynak: https://hayatitek.com/

Göbeklitepe’nin Keşfi

Klaus Schmidt (1953- 2014), Alman arkeolog. Göbeklitepe’nin kazı çalışmalarının başkanlığını yürütmüş bilim insanıdır.

Göbeklitepe, ilk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinin ortaklaşa yaptığı yüzey araştırması ile gündeme gelmiştir. 1986 yılında tarlasını süren bir çiftçinin bulduğu heykel ile Göbeklitepe’de somut bulgulara ulaşıldı. 1994’te bölgeyi ziyaret eden Prof. Dr. Klaus Schmidt ise Göbeklitepe’deki üst kısımları görünen taşların Neolitik döneme ait olduğunu fark etti. Bunun üzerine 1995 – 2006 yıllarında Şanlıurfa Müze Müdürlüğünün başkanlığında, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Harald Hauptmann, daha sonra Schmidt ve ekibinin katılımıyla kesintisiz kazı çalışmaları başladı.

Dilek Ağacı

Daha önce yapılan kazı çalışmalarında bulunan bir tablette, bir kadın ve onun doğum tasviri ile birlikte, bulunduğu yerde, dikili olan bir dilek ağacının da olması çalışmaları hızlandırmış. Bu ağaca, çocuğu olmasını isteyen kadınlar gelip dilek diliyormuş.

Göbeklitepe’nin Özellikleri

Konumu

Kaynak: Kültür Portalı

Günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahip olan Göbeklitepe, Şanlıurfa’da yer alıyor. Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında bulunan, Neolitik döneme ait olduğu keşfedilen, megalitik bir yapıdır. Kireç taşı kayalıkların üzerine inşa edilmiş, tabakalı bir yapıya sahip olan bu höyük, göbeği andırdığından dolayı ‘Göbeklitepe’ olarak isimlendirilmiştir.

Neolitik Çağ’a Ait Olduğu Keşfedildi

Kazı çalışmaları başladığında yüzey incelemeleri sonucunda, önce taş ocaklarında sonra da çevre yerleşim yerlerinde saptadıkları gibi, Göbeklitepe’nin de Neolitik Çağ’a ait olduğu bulundu. Bu yapıda en çok kullanılan taşlar, çakmaktaşı ve kireçtaşı olmuştur. Ek olarak obsidyen madeni doğru işlendiğinde çok keskin hale gelip işlevsel özellik kazanmaktadır. Bazı bölgede bu taşların kalıntılarına rastlanması üzerine araştırmacılar, yakınlarda ‘heykeltıraş’ atölyesi bölgesi olduğunu düşünmüşlerdir.

Kazıya devam edildiğinde ise çanak çömleğe rastlanmadığından, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ zamanında yapıldığı anlaşılmış oldu. Bu durumda avcı-toplayıcı ve göçebe hayat süren insanlar tarafından yapılmıştı. Göbeklitepe’yi gizemli kılan kısım da burası.

Tapınakların Ölçüleri

Ana kazı alanından güneye bakış ; Ön planda D Odası, solda C Odası, arka planda sağda B Odası ve A Odası

Yapılan kazı çalışmaları ile üstü açık, taştan inşa edilmiş yuvarlak odalar/odacıklar ve onların içlerinde, karşılıklı duran T şeklinde kireç taşından yapılmış sütunlar bulunmuştur. Şu ana kadar merkez 4 oda çıkartılmış ve en büyüğü olan C odası 24 metre çapındadır. Sütunlardan bazılarının ağırlıkları 24 tonu, boylarıysa 6 metreyi buluyor. Kazılarda yaklaşık 120 dikilitaş çıkarılmış.

Yerleşim Yeri Değil, Kutsal Bir Yapı

Kaynak: Kültür Portalı

Ayrıca 200’den fazla T şeklinde sütun olduğu ve 16 tapınak yapısının daha olduğu düşünülüyor. Araştırmacılar, Göbeklitepe’nin çok uzun bir dönemi kapsayacak şekilde, bir nevi nesilden nesle inşa edildiği düşünmekte ve belirli katmanlara rastladıklarını söylemekteler. O dönemde avcılık ve toplayıcılıkla geçindikleri bilinen insanların böylesine büyüklük ve ağırlıktaki yapıları yapmış olmaları ve neden ve nasıl yaptıkları merak konusu.
Yapılan kazılarda ortaya çıkan sonuçlardan yola çıkarak araştırmacılar, Göbeklitepe’nin yerleşim amaçlı yapıldığına dair herhangi bir kanıta ulaşmamaları ve çoğunlukla ritüel kalıntılara rastlamaları ile Göbeklitepe’nin kutsal bir amaç için yapıldığı sonucuna varmışlardır.

Dikilitaşlar İle Çevrili 

Kaynak: https://www.kenanyelken.com/gobekli-tepe-figurler-semboller

En büyük oda olan C odasının iç içe halkalardan yapıldığı görülmekte ve merkez odasının kapısı bulunmamakta. Odanın içinde iki dikilitaş bulunmakta. Ayrıca sütunların daha keskin ve düz hatlarla tasvir edilmiş insan şekilleri olduğu düşünülmekte çünkü üstünde el tasvirleri bulunuyor. Aynı dönemde bulunan Urfa Heykeli (görsel 1) insan figüründeyken, Göbeklitepe’de T şeklindeki sütunların yüzsüz ve biçimsiz yapılması, ayrıca odaya girişin de olmaması, yapılış amacının kutsal değer taşıdığını düşündürmekte.

Kabartmalarda ve Sembollerde Yatan Anlamlar 

Kaynak: Vikipedi

T şeklinde sütunların üzerinde anlamı çözülemeyen işaretler mevcut ve ayrıca bazı yabani hayvanların kabartmaları bulunuyor.
Dikkat çeken unsur bu hayvanların hepsinin her an saldırıya hazır haldeymiş gibi tasvir edilmiş olmaları. Bu hayvan tasvirlerinin de yine ilahi bir araç için kullanıldığını varsayılıyor.

Sütunlarda bazı başka tasvirler de var: Hayvanlar tarafından başı koparılmış insanlar. Bölgede çok fazla kafatası bulunması, araştırmacıları Atalar kültü yorumunu yapmaya da itmiştir. Ruhun kafada olduğunu düşünen insanlar, onları kutsal olarak görebiliyorlarmış. Ayrıca bulunan iskeletlerin de bir kısmından kafatasları ayrılmış ve kimilerine işlemeler yapılmış. Bunların ayin için olabileceği ihtimali düşünülebilse de bu kafatasları kişi öldükten sonra bedeninden ayrılmış. Bu yüzden insan kurban etme ya da ayin amacıyla yapılmadığı ortaya çıkıyor. Ancak ayin için kullanılmaması herhangi bir ritüel yapmadıkları sonucunu da çıkarmıyor. Ayrıca döneme ait maskelerin bulunması, dönemin insanlarının ritüellerinden izler taşıdığı sonucuna varılıyor.

Göbeklitepe Gizemini Koruyor

Göbeklitepe keşfedilene kadar avcı toplayıcı insanların göçebe hayat sürdüğü düşünülüyordu ancak neden avcı-toplayıcılıkla geçindikleri bilinen bu insanlar, yerleşik insanlar gibi bir yapı inşa etmeye gereksinim duydular sorusu sürekli sorulmaya devam etmekte.

Araştırmalar gösteriyor ki bu tapınak ya da yapıt, yine orayı kullanan insanlar tarafından sistematik şekilde ‘ne kadar olduğu bilinmeyen bir kullanım döneminden sonra, tümüyle kapatılmıştır’ (Schmidt, 2007, s. 132). Ne için böyle yapıldığına ilişkin kesin sonuçlara varılamasa da kutsal olarak kabul ettikleri yeri bir şekilde korumaya ya da saklamaya çalıştıkları seçenekler arasında.

Kaynakça

  • Schmidt, K., Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı Göbeklitepe –
    En Eski Tapınağı Yapanlar
    , Çev.: Rüstem Arslan, Arkeoloji Sanat Yayınları,
    İstanbul, 2007.

Web Siteleri

Kapak görseli:
https://www.nasa.gov/image-feature/goddard/2023/hubble-observes-cosmic-contortions

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.