EŞİ BENZERİ OLMAYAN YÖNETMEN: STANLEY KUBRICK

Filmlerinde her bir ayrıntıya saatler harcayan, bir sahneyi yüzden fazla kez çekmeyi başarmış, mükemmeliyetçi, gerçekçilikten taviz vermeyen bir yönetmen olan Stanley Kubrick, günümüze kadar gelişen sinema tarihinde hem farklı bir bakış açısını eserleriyle ortaya koymuş hem de sinema ve yönetmen kavramlarına yeni tanımlar kazandırmıştır. Dikkatleri üzerine çeken bir anlatı oluşturmasıyla, başarılı kamera açılarıyla ve filmlerinde vermek istediği atmosferi hiçbir kesintiye uğratmaması ile  bilinen Kubrick, tüm zamanların en başarılı yönetmenleri ve aynı zamanda en çok eleştirilen yönetmenleri arasında yerini alır. Üstelik bu başarısını herhangi bir sinema eğitimi almadan, sinemaya ilgi duymadan önceki mesleği olan fotoğrafçılıktan ve kendi maddi imkanlarıyla sinemayı öğrenerek elde etmiştir.

Stanley KubrickKubrick’in sinemaya adım atmasından sonra kısa bir süre Hollywood’la yolları kesişmiş, burada bulunduğu süre boyunca Paths Of Glory (1957) ve Spartacus (1960) filmlerini çekerek sinema kariyerinde başarılı bir imaj çizmiştir. Ancak Hollywood ile yolları ayırıp bağımsız sinema anlayışına destek vermiştir. O’na göre bağımsız yönetmen, büyük şirketlerden uzak duran, kendi kontrolünü her alanda sağlayabilen yönetmendir. Kubrick, yönettiği filmlerde başkasına kontrol tanımaz, oyuncuların yorgunluktan bitkin hale düşeceği tempoları oluştururdu. Bir filmin yapım süreci bir yılı aşabiliyordu.

Kubrick’in Hollywood ile anlaşmalı yaptığı 1957 yapımı Paths of Glory ve 1960 yapımı Spartacus

DETAY KELİMESİNİN VÜCUT BULMUŞ HALİ

Kubrick mükemmeliyetçiliğinden taviz vermemek için filmlerinin yapım sürecinde beğenmediği sahneleri baştan sona tekrar çekmekten hiç sakınmazdı. Obsesifliğinden dolayı normalde başarılı olarak gözüken sahneleri bile bir çırpıda siler ve tekrar çekmeye başlardı. Buna örnek olarak Jack Nicholson’un dahiyane biçimde oynadığı The Shining filminde yaklaşık 60’dan fazla kapının kırılması, Eyes Wide Shut filmindeki bütün tabloların eşi Christiane Kubrick tarafından yapılması ve filmdeki karakter görünümlerinin bu tablolarla büyük oranda örtüşmesi, A Clockwork Orange filminde Alex karakterine hayat veren Malcolm McDowell’in film setinde çekim esnasında yaralanmasından dolayı sürekli hastaneye kaldırılması verilebilir. Hatta Kubrick ilk filmi olan Fear and Desire (1952) filmini gösterime soktuktan sonra hiç sevmediğini belirtmiş ve her yerden kaldırtmıştır.

Stanley Kubrick’in 1952 yapımı ilk filmi “FEAR AND DESIRE”

REALİST, ŞEFFAF VE TEKRARLARA KARŞI BİR ANLAYIŞ

Hayatının her noktasında eleştirel bir yaklaşımı benimseyen ve çok iyi bir gözlem yeteneğine sahip Kubrick’i diğer sinemacılardan ayrılan en belirgin özellikleri filmlerinde otoriteyi iğneleyici bir şekilde eleştirmesi, şiddetin ve insanın doğasını ve duygusunu karakterler aracılığıyla ince bir şekilde işlemesidir. İnsanın açgözlülüğünü, korkusunu, gerginliğini, ve insanın uyguladığı şiddetin sonuçlarını bazen açık uçlu sahnelerle bazen de direkt kapalı anlamlara sahip sahnelerle izleyiciye göstermiştir. O’nun filmlerinde sansür kavramı son derece azdır bu sebeple filmlerde olanları izleyici tüm çıplaklığıyla görür. Şiddeti, erotizmi, insanın karanlık dünyasını, vahşiliği, sapkınlığı vb. unsurları herhangi bir yapaylığa dayandırmadan, toplumdaki sade ve gerçekçi haliyle filmlerine yansıtır. Bu bakımdan Kubrick filmlerinde aynı zamanda ahlak, etik, vicdan gibi konuları ve toplumsal sorunların yarattığı kaygıları da atmosferle, karakterlerle ve diyaloglarla entegre ederek sinemaya sunmaktadır. Kubrick, komedi, dram, korku ve savaş gibi birçok farklı temada film çekmiş ve sinema alanında çektiği filmlerle kendini hiç tekrarlamamıştır. O, filmlerinde vermek istediği mesajı alt metinleri sağlam temeller üzerine inşa ederek yayınlar. Bunu ya diyaloglar ile başarır ya da her filminde kullanmayı sevdiği sembolik anlatılarla perdeye yansıtır. Buradaki sembolik anlatı kavramı Kubrick filmlerinin anahtar noktasıdır. Her filminde belirli kodlar ve semboller aracılığıyla gönderme yapar. Sembollerle yaptığı göndermelerin çoğunluğu illumunatiye atıftır.

Sırasıyla: The Shining, A Clockwork Orange, Eyes Wide Shut ve 2001: A Space Odyssey

SİNEMADA YENİ BİR PLAN: KUBRICK BAKIŞI

Kubrick’in sinemaya kattığı önemli yeniliklerden birisi de “Kubrick Bakışı” adıyla bilinen kendi kamera açısını yaratmış olmasıdır. Kubrick bakışı, kamera ile karakterin yüzü arasındaki bir ilişkiden ortaya çıkar. Karakter içinde bulunduğu durumu bakışlarıyla ifade etmek için kameraya kafasını eğerek yansıtır. Bu bazen kibirli bir bakışı, bazen çaresizliğin yansıması, bazen korkunun ibaresi ve bazen de sinsiliğin göstergesi olarak kameraya aktarılır. Bu etkili bakış izleyiciyle karakter arasında bir bağ kurdurmayı amaçlar ancak sadece bundan ibaret değildir. Kubrick bakışı izleyicinin filmin neyi çerçevelediği üzerine düşünmesini de sağlamaktadır.

Kubrick Bakışı

Kubrick’in en başarılı filmleri The Shining, A Clockwork Orange, 2001: A Space Odyssey, Full Metal Jacket, Dr. Strangelove, Eyes Wide Shut ve Barry Lyndon’dur. Kubrick’in filmleri çoğunlukla edebi eserlerin uyarlamalarıdır. Tabii Kubrick, bu eserleri filme uyarlarken birçok noktayı çıkarır kendi bakış açısını yerleştirir. Eserle film yüzeysel olarak düşünüldüğünde örtüşür ancak filmle eser arasında tonlarca ayrılık mevcuttur. Sırf bu durumdan dolayı Stephen King, kendi eseri olan The Shining’in film uyarlamasından sonra eserini mahvettiği gerekçesiyle Kubrick’le sürekli gerginlikler yaşamış daha sonrasında filmi farklı bir yönetmenle tekrar çektirmiştir ancak Kubrick’in The Shining’i kadar yüksek ses getirememiştir.

Stanley Kubrick ve filmografisi

Son filmi Eyes Wide Shut (1999) ise, Kubrick’in en çok tartışılan, yüksek gerilim dozajına sahip ve erotizmi farklı bir açıdan ele alan filmi olmuştur. Aynı zamanda Guinness Rekorlar Kitabı’nda en uzun süre boyunca çekilen film olmayı başarmıştır. Kubrick,  Eyes Wide Shut’un çekimlerinin bitiminden altı gün sonra kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.  Yönetmenlik hayatı boyunca sadece 13 film çekmiştir. Filmleri çok sert ve olumsuz şekilde eleştirilmiş olsa da günümüz sinema tarihinde önemli bir yere sahip olan Kubrick, filmlerinde yer verdiği sübliminal mesajlar ve kullandığı sembolik anlatı biçimiyle izleyiciye filmlerde farklı bakış açıları yaratabilmesine olanak sağlamış ve yönetmenlik anlayışına yeni bir ses getirmiştir.

Eyes Wide Shut Çekimlerinden Tom Cruise, Stanley Kubrick ve Nicole Kidman

 

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.