Başlangıçta hayatta kalmak için icat ettiğimiz giysiler, zamanla kimliğimizi yansıtan birer araca dönüşmüş; bu da korunma ihtiyacını ‘moda’ kavramına evriltmiştir. Peki bu moda dönem dönem kendisini tekrar mı eder? yoksa yeniden üretilen anlamlar bütünü müdür?

Kaynak: bloshka.info
Giyinmek insanlık tarihinin ilk ihtiyaçlarından birisi olmuştur. Giyinme, bir davranış biçimi olarak insanların evrimsel tarihinde ortaya çıkmış bir uyum mekanizmasıdır ve modern insanın kendisini koruma amacıyla giysi kullanmaya başlamasının on binlerce yıl öncesine dayandığına dair bulgular saptanmıştır. Zaman içerisinde giysi, korunma işlevinin yanı sıra statü, kimlik ve mesleki gösterge olarak kullanılmaya başlamıştır. Böylece günümüzde kullandığımız ”moda” kavramı için giysinin temel korunma işlevinden türemiş estetik, iletişimsel ve toplumsal göstergeler haline gelmiş biçimidir diyebiliriz.
Moda Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır?
Moda tarihçileri ve sosyologlara göre modern moda kavramı Orta Çağ’ın sonlarında yani yaklaşık olarak 14. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmıştır. 1300’lü yıllara kadar giyim tarzları çok yavaş değişiyordu fakat bu dönemle birlikte özellikle Avrupa kıtasında hızlı ve öngörülemez bir değişim oluşmaya başlamıştır. Zengin ve soylu sınıflar kendilerini yükselen tüccar sınıfından ayırt etmeye çalışıyordu. Erkek ve kadın kıyafetlerinde silüetler belirginleşirken özellikle kadın giyiminde bel çizgileri, etek boyları ve dekolteler hızla değişmeye başlıyordu. 15. ve 16. yüzyıllara gelindiğinde bu hızla değişen kıyafet döngüsü saraylarda yayılıyordu. Rönesans’tan fazlasıyla etkilenen Fransa ve İtalya’da giysi kesimleri ve kumaş türleri mevsimlere göre değişiyor, böylece bir önceki yılın kıyafeti eskidi fikri yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.
Günümüze geldiğimizde moda, sürekli güncellenmesi gereken tüketime dayalı bir sistemin parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayi Devrimi de modayı daha düzenli bir iş kolu haline getirmiştir. Charles Frederick Worth, 1858 yılında Paris’te ilk yüksek moda evini açmıştır. Worth gibi tasarımcılar kendi atölyelerini kurmuş böylece müşterilerine özgü yüksek moda kıyafetler üretmişlerdir. Sanayi Devrimi’nin sona ermesinin ardından 1900’lerin başlarında çok daha fazla dikiş makinesi ve seri üretim vardı. Bunun bir sonucu olarak moda, artık daha fazla insana ulaşabilmiş ve bir tür tüketim kültürü haline gelmiştir. Paris, dünyanın moda başkenti olarak kabul görmeye başlamış ve artık yeni giyim tarzlarının tanıtıldığı önemli bir şehir olarak tarihe geçmiştir.
Moda Döngüsel Midir?
Sanayi Devrimi sonrasında başlayan tüketim çağı birçok konuda olduğu gibi giyim sektörüyle de yakın bir ilişki içerisinde olmuştur. Tasarımcılar ve giysi fabrikaları, elde ettikleri fazla ürünü satmak için moda dergilerinden, fotoğrafçılık ve reklamcılık alanlarından destek almışlardır. Bu ürünlerin daha hızlı satılması için tıpkı Rönesans Dönemi’ndeki gibi bir önceki senenin modasının geçtiği fikri bu yollarla halka aşılanmıştır. Moda, çoğunlukla yenilikle ilişkilendirilmiştir ancak tarihsel süreklilikle incelendiğinde modanın yalnızca ileriye doğru gitmediğini, belirli aralıklarla geçmişe dönerek kendisini yeniden ürettiğini görebiliriz. Bu döngüsel durumu, birkaç sebeple birlikte geçmişin estetik kodlarının günümüzde tekrar anlamlandırılması olarak açıklayabiliriz.

Kaynak: damiansliwa.blog
Döngüsel durumun sebeplerine bakacak olursak:
1. Toplumsal Bellek
Modanın bu döngüsel yapısının temeline bakacak olursak kolektif bir bellekten söz edebiliriz. Maurice Halbwachs’a göre bellek, birey yerine bireyin içinde bulunduğu toplumsal pratiklerin bir sonucu olarak üretilir. Toplumlar, kültürel belirsizlik ya da kimlik kaybı gibi dönemlerinde geçmişe ait sembollere yönelerek bir tür savunma mekanizması ortaya çıkarırlar. Bu nedenle geçmiş stillerin dönüşleri yalnızca biçimsel şekillerde gerçekleşmez aynı zamanda da duygusal birer harekettir. Örneğin, 1990’ların ya da 2000’lerin estetik kodlarının bugün yeniden popüler hale gelmesinde geçmişe ait ”güven” ve ”sadelik” duygularının yeniden çağrılması etkili olmuştur.

Kaynak: pixabay.com
2. Kuşak Teorisi
Tarih boyunca her kuşak, kendisinden önceki kuşağın gençlik dönemine bakarak çıkarımlarda bulunmuş ve bu çıkarımları yeniden yorumlayarak kendisine özgü bir stil yaratmayı hedeflemiştir. Bu nedenle modanın yaklaşık 20-30 yıllık periyotlarla geri dönüşü bir bakıma kaçınılmaz olmuştur. İngiliz moda tarihçisi James Laver’ın ortaya koymuş olduğu ”Laver Yasası”na göre, bir moda trendi belirli bir zaman süresince prestijli ve şık olmaktan çıkıp belirli bir süre sonra tekrar popülerliğe ulaşır. Bir moda trendinin ilk kez popüler olduğu dönemde çocuk ya da genç olan bir sonraki kuşağın, bu stili yeni bir ilham kaynağı olarak görmesini döngünün başlangıcı olarak varsayabiliriz. Yeni nesiller kendilerinden önceki kuşağın giydiklerini ilham alırken o dönemin sosyoekonomik, politik durumlarına göre yeniden yorumlarlar. Bu da o dönemin tarzını kendi ruhlarına uygun bir biçimde belirleme imkanı sağlar. Örnek olarak Z kuşağının bugün 2000’lere ait düşük bel pantolonları, kalın kemerleri, kot ceketleri sahiplenmesi ve tekrardan popülerleştirmesini verebiliriz.

Kaynak: pixabay.com
3. Tüketim Kültürü ve Moda Endüstrisi
Günümüzün kapitalist dünyasında her şey gibi moda da ekonomik olarak işlevseldir. Moda endüstrisi, geçmişi yeniden pazarlayarak hem gelir kaybı riskini azaltır hem de tanıdık olan tarzı bir yenilik olarak sunar. Bu pratikle, kitlelerin bir kıyafete dolayısıyla da bir tarza sahip olma arzusu körüklenir ve kapitalist tüketim kültürünün sürdürülebilirliği sağlanır. Örneğin, günümüz moda söyleminde bulunan ”retro”, ”vintage” gibi kavramlar yalnızca stil tercihi değil, aynı zamanda birer pazarlama aracı olarak karşımıza çıkarlar.

Kaynak: eski.com.tr
4. Yeniden Adlandırma ve Dönüşüm
Moda döngüsü, sadece görsel bir tekrar olarak karşımıza çıkmaz, aynı zamanda o dönemde yaşayan insanların yeniden anlamlandırma sürecidir. Her bir moda parçası yeniden yorumlandığında, geçmişindeki anlamından ve amacından koparak yeni toplumsal anlamlar kazanır. 1980’lerin vatkalı omuzları bir zamanlar otorite ve güç göstergesi olarak görülürken günümüzde ”nostaljik” veya ”retro” gibi anlamlar yüklenerek yeniden dolaşıma girmiştir. Bir başka örnek olarak korseler, 19. yüzyılda bedeni sıkıştırmaya yarayan bir kıyafet olarak tasarlanmışken günümüzde ”shapewear” adını alarak daha esnek, rahat ve sağlık odaklı bir biçimde yenilenmiştir.

Kaynak: Boyner.com
Dönemlerin Modaları ve Temaları

Kaynak: hltjeans.com
19. yüzyıl teması: Seri üretim ürünleri, abartılı silüetler, gösterişli.
Erken Viktorya Dönemi (1837 – 1860):
Sanayi Devrimi’nin bir sonucu olarak orta sınıfın yükselişi, modada statü göstergesi olarak yeni sembollerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Buna rağmen fabrikalarda çalışan halk, kendi ürettiği ürüne ulaşamıyordu. Kış ve yaz mevsimlerinde farklı hafiflikte kumaşların kullanılması veya Fransız dantelleri gibi detaylarla şehirdeki burjuvazi, kendisini kırsaldaki halktan ayırmaya başlamıştır. Kadınlar için geniş ve bol, yere kadar uzanan etekler, dar korsajlar ve korselerle inceltilmiş bel, abartılı kabarık kollu modeller üretilmiş; erkekler için silindir şapkalar, fraklar ve yelekler üretilmiştir.
- Pamuk fabrikası işçilerine ait kıyafetler (The Mill), Kaynak: imdb.com
- Erken Viktorya Dönemi modası (Gentlemen Jack), Kaynak: imdb.com
- Erken Viktorya Dönemi modası (Gentlemen Jack), Kaynak: imdb.com
- Erken Viktorya Dönemi modası (Gentlemen Jack), Kaynak: imdb.com
- Erken Viktorya Dönemi modası (Gentlemen Jack), Kaynak: imdb.com
Orta Viktorya Dönemi (1860 – 1890):
Toplumun ahlaki anlayışının cinsiyet rolleri gibi konularda yeniden şekillendiği bu dönemde, kadınların gündelik hayata katılımı artınca ”kum saati silueti” kadını tanımlayan bir form haline gelmiş, Krinolin (etek altı kafesi) kullanımıyla etekler maksimum genişliğe ulaşmıştır. Ardından krinolinin yerini alan, eteğin arkasına hacim veren kuyruk modeli üretilmiştir. Giysilerde dantel ve fırfırlar yaygın olarak kullanılmıştır.
- Orta Viktorya Dönemi kadın modası, Kaynak: pikbest.com
- Orta Viktorya Dönemi modası (Krinolin), Kaynak: gzt.com
Edward Dönemi (Belle Epoque 1890 – 1914):
Statü göstergesi olarak özel dikim ve elit işçiliğin önem taşıdığı bu dönemde, “S” şeklinde silüet ortaya çıkmış (göğsün öne, kalçanın arkaya itildiği, korselerin yarattığı form). Zarif ve lüks kumaşlarla (ipek, şifon gibi) üretim başlamış ve dantel, tül, boncuk işlemeleri kıyafetlerde fazlasıyla kullanılmıştır. Şeftali, lavanta, güvercin mavisi gibi pastel tonlar daha fazla kullanılmıştır.
- Edward Dönemi erkek modası (Belle Époque), Kaynak: fashionbeans.com
- Edward Dönemi kadın modası (Belle Époque), Kaynak: luxtailor.com
- Edward Dönemi kadın modası (Belle Époque), Kaynak: thevintagenews.com
1920’ler teması: Özgürlükçü, caz, modernizm.
Sanat ipeği, viskoz, jarse ve hafif kumaşların kullanıldığı bu dönemle birlikte danteller, boncuklar, püsküller gibi detaylar daha fazla kullanılmıştır. Düşük bel ve düz kesimli elbiseler daha sık görülmüştür. Renk paleti olarak canlı ve özgür tonlar kullanılmış, gece için siyah renk gündüz için pastel ve metalik renkler tercih edilmiştir.
- 1920’lerde Amerikan modası (Boardwalk Empire), Kaynak: imdb.com
- 1920’ler erkek modası (Peaky Blinders), Kaynak: imdb.com
- 1920’ler modası, Kaynak: study.com
40’lar teması: Pratik, askeri, sade.
İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi sonucunda malzeme ve ham madde kıtlığı yaşandığı bu dönemde, minimalist ve askeri temaların günlük giyime yansıdığı görülür. Kumaş kısıtlamaları nedeniyle kadın giyiminde kısa etekli ve dar ceketli tayyörler, geniş vatkalı takım elbiseler ön plana çıkmıştır. Naylon, polyester, gabardin gibi kumaşlar daha donuk, sade renklerle kullanılmıştır.
- 1940’larda erkek modası, Kaynak: fashionbeans.com
- 1940’lar modası
- 1940’lar kadın modası, Kaynak: vintagedancer.com
50’ler teması: Feminen, lüks, romantik.
Savaş sonrası dönemde Christian Dior’un başlattığı New Look akımı, moda tarihinde büyük bir değişim yaşatmıştır. Bu yeni görünümle birlikte kadınsılık, lüks gibi temalar yeniden günlük hayata dahil olmuş bolluk ideali yeniden vurgulanmıştır. İpek ve saten gibi lüks kumaşlarla üretilen ürünlerin sayısındaki artış; ince, dar bel yapıları, yuvarlak omuzlar, hacimli pileli etekler ve korseyle öne çıkmış feminen siluetle birlikte tüketime sunulmuştur. Savaş yıllarının tam tersine romantik, zengin ve koyu renkler daha sık kullanılmıştır.
- 1950’ler modası (Pleasentville), Kaynak: imdb.com
- 1950’ler modası (Mrs. Marvelous Maisel), Kaynak: imdb.com
- 1950’ler modası (Pleasentville), Kaynak: imdb.com
- 1950’ler modası (Mrs. Marvelous Maisel) Kaynak: imdb.com
60’lar teması: Gençlik, pop, fenomenler.
Gençlik hareketlerinin ve sokak kültürünün öncülüğünde günlük kıyafetler de önemli bir dönüşüm geçirmiştir. ”Swinging London” fenomeniyle Londra, popüler kültür ve modanın dünyadaki merkezi haline gelmiştir. Mini elbiseler ve canlı, renkli, çocuksu tarzlar moda olmuştur. Hafif kumaşlar desenli biçimlerde üretilmiş, batik ve patch işlemeleri modaya dahil olmuştur.
- Swinging London, Kaynak: youtube.com
- 60’lar kadın modası, Kaynak: vishalgroup.in
- 1960’lar erkek modası, Kaynak: themodestman.com
70’ler teması: Bohem, hippi, özgürlük, doğal kumaşlar.
Bireysellik ve özgürlük kavramlarıyla şekillenen; doğaya dönüş, barış ve sevgi temalarının moda haline geldiği bir dönem olan 70’lerde renkli desenlerle, yüksek bel kesimlerle giyilen bol paça ve flare pantolonlar, Hippi kültürünün bir sembolü olarak karşımıza çıkmıştır. Kahverengi, bej, hardal tonları, süet ceketler, püskül detaylar yaygın şekilde kullanılmış, bohem ve maxi elbiseler, çiçek desenleri, etnik motiflerle üretilmeye başlamıştır.
- 1970’ler kadın modası
- 1970’ler modası (Taxi Driver), Kaynak: imdb.com
- 1970’ler modası, Kaynak: fashionabc.org
80’ler teması: Güç, gösteriş, hacimli silüetler.
80’ler, neoliberalizmin yükseldiği dolayısıyla bireysellik ve tüketim kültürünün aşırılaştığı bir dönem olarak karşımıza çıkar. Güçlü giyim anlayışı, kadınların iş hayatında yükselişinin en belirgin sembolü olmuştur. Tüketimin aşırılaşması, giysi üretiminde kullanılan kumaş kalitesini etkilediğinden bu dönemde daha çok sentetik kumaşlarla (polyester, denim, elastan) üretim gerçekleşmiştir. Dönemle özdeşleşen; abartılı geniş vatkalar, gösterişli ve hacimli saç tipleri, dar kesim elbiseler, taytlar, tek parça kot tulumlar, pileli etekler, bol kıyafetler gibi bir çok modelin kullanımda olması bu aşırılığı beslemiş ve büyütmüştür.
- 1980’ler erkek modası, Kaynak: bloshka.info
- 1980’ler kadın modası, Kaynak: bloshka.info
- 80’ler genç modası (Sing Street), Kaynak: imdb.com
90’lar teması: Minimalizm, rahatlık, “cool” tavır.
90’lar modası, 80’lerin abartılı ve gösterişli tarzına bir tepki olarak daha sade ve isyankâr bir çizgiye yönelmiştir. Grunge akımı, dönemin ünlü Rock grupları sayesinde gençler arasında hızlıca yayılmış, böylece yırtık kot pantolonlar, oduncu gömlekleri, postal botlar ve dağınık saçlar bu stilin bir parçası haline gelmiştir. Aynı dönemde Calvin Klein gibi tasarımcılar daha sade, düz kesimli ve nötr renkli kıyafet kodları oluşturmuştur. Kapitalizmin merkezi haline gelen Amerika’da ise hip-hop kültürünün etkisiyle, eşofman altları, logolu spor ayakkabılar ve crop-toplar modaya yansımıştır.
- 1990’lar erkek modası, Kaynak: bloshka.info
- 1990’lar kadın modası, Kaynak: bloshka.info
- 1990’lar genç modası (Clueless), Kaynak: imdb.com
2000’ler teması: Teknolojik parlaklık, gençlik enerjisi, pop kültür.
2000’lerde milenyum coşkusu, teknolojik ilerlemeler, dijitalleşme ve nostaljiyle birleşerek Y2K modasını (2000 Yılı modası) ve hipster alt kültürünü ortaya çıkarmıştır. Moda, geçmiş dönemlerden bolca referans almış, düşük bel pantolonlar ve crop-toplarla sportif, genç ve iddialı bir stil ön plana çıkmıştır. Daha parlak, metalik, holografik kumaşlar kullanılırken plastik ve deri materyalle desteklenmiştir. Oversize ve bomber ceket modelleri, mini etekler, bol kazak ve sweatshirtler, kadife eşofman takımları, logolu ürünler gibi geniş ürün yelpazesi dönemi bir bakıma özetlemektedir. Kimlik arayışı, geçmişe referanslarla bir retro-modern karışım oluşturmuştur.
- Britney Spears – Justin Timberlake, Kaynak: pinterest.com
- Paris Hilton – Nick Carter, Kaynak: pinterest.com
- Y2K HipHop modası, Kaynak: pinterest.com
- Y2K modası, Kaynak: kulturpostasi.com
Döngü mü Yeniden Yorumlanış mı?
Sonuç olarak moda için doğası ve oluştuğu dönem itibariyle süreklilik ve kopuş arasında gidip gelmekte olan kültürel bir pratiktir diyebiliriz. Görsel olarak tekrar ettiğini gördüğümüz şey, toplumsal pratikler içerisinde yeniden yorumlanan, bizlerin kimliklerini oluşturan çağdaş yaşamın içerisine adapte olmamızı sağlayan bir tür süreçtir aslında. Moda bir dönemi kopyalamak istese bile tam olarak kopyalayamaz çünkü her geri dönüş aslında geçmiş dönemin bugünün değerleriyle yeniden şekillenmesidir. Örneğin bir zamanlar işçi sınıfının ”dayanıklılık ve uyum” kıyafeti olarak görülen kot pantolonlar, bugün kişisel tarzın, özgürlüğün hatta sürdürülebilir üretimin bir sembolü haline gelmiştir.
Kısacası bu döngü sayesinde bizler geçmiş ve gelecekle bir müzakere içindeyiz ve bu müzakere sayesinde moda, toplumların hatırlanma biçimi olarak önemini koruyacaktır diyelim ve son bir soru ile yazımızın sonuna gelelim. Siz kendinizi hangi döneme ait hissediyorsunuz?
KAYNAKÇA:
- Aktepe, Ş. (2011). Moda ve Tekstil Tasarımı Sürecinde Sanat / Sanatçı İlişkisi. Akdeniz Sanat, 4(7).
- Blumer, H. (1969). Fashion: From class differentiation to collective selection. Sociological Quarterly, 10(3), 275-291.
- Çeliksap, S. (2015). Giyim ve modanın kısa öyküsü. İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 1(1), 157-164.
- Erdoğan Aksu, H. Maurice Halbwachs, (2017). Kolektif Hafıza. Heretik Yayınları, 173.
- Laver, J. (1937). Taste and Fashion, from the French Revolution until To-day.
- Öymen, G., & Kocabay-şener, N. (2024). DÖNGÜSEL EKONOMİNİN MODA SEKTÖRÜNDEKİ ROLÜ. İletişim Çalışmaları Dergisi, 10(2), 116-137.






































Yorumunuzu Yayınlayın