Aşk insanlığın ortak dilidir değil mi? Aşık olan her insan benzer hislere bürünür. Sevdiğinin yanında mutluluğun en uç noktasındadır mesela ya da kendini evinde gibi huzurlu hisseder. Dönem değişir, tarih değişir ama aşkın fıtratı değişmez. Peki her zaman karşılık bulur mu aşklar? Vuslat var mıdır? Eğer olsaydı herkesin dilinde dolaşan o aşk hikâyeleri olmazdı, aşıklar ve aşkları unutulurdu. Bazen de bazı hisler aşk ile karıştırılır. Hoşlantı bunun en büyük örneğidir. Aşk ile hoşlantı aynı şey değildir ama hoşlantı aşkın oluşum evresinin bir parçasıdır. Bazense hoşlantıyla başlar aşklar ama bazen de hoşlantı olmadan direkt ortaya çıkabilir. İşte buna ilk görüşte aşk deriz. Peki ilk görüşte aşk geçmişte anlatılan efsanelerden birine mi dönüştü yoksa şu an hâlâ böyle bir şey mümkün mü? Aslında şunu unutmamalıyız doğru an geldiğinde aşk sizi bulur bu yüzden evet ben hâlâ ilk görüşte aşka inanıyorum.

EVRENSEL DİL AŞK

Pinterest

Pinterest

Hayattayken sizi en rahat, huzurlu, mutlu, heyecanlı, güvende hissettiren yerleri hayal edin. Mesela hep gitmek istediğiniz sahil kenarında gün batımı ya da en sevdiğiniz sanatçının konseri… Kimi isterdiniz yanınızda. Aileniz, evcil hayvanınız ya da uzakta veya yakında olan herhangi bir arkadaşınız dışında kim olsun isterdiniz yanınızda. Elbette sevdiğiniz insanı. Onunla o anın tadını çıkarmak, aynı hisleri paylaşmak bir kalbe ortak olmak isterdiniz. Bir şarkıyla bağ kurmak aynı notalara dokunmak ve bazen de ritmi kaçırıp birbirinizin ayağına basmak. İşte tam da bu yüzden dünyadaki tüm insanların ortak dilidir aşk. Hepimiz sevdiğimiz insanla bir olmak isteriz. Hatta bir olmaktan çok biz olmak isteriz. Her dilde aynıdır ‘Seni seviyorum’ demek. Sesler değildir mesele. Anlatılmak istenendir.

YALNIZLIK BUNUN NERESİNDE?

Bazen işler istediğimiz gibi gitmez ama ne derler ‘Vuslat olsaydı aşk olmazdı.’

Pinterest

Pinterest

Aşk her zaman karşılık bulmaz ve en kötüsü de nedir biliyor musunuz? Aşkınızı itiraf etmeden önce zaten yalnızsınızdır ama edilen itiraftan sonra aşk karşılık bulmazsa artık yapayalnızsınızdır. Önce fark etmezsiniz ne kadar acı çekebileceğinizi ama o an geldiğinde içinizde biriken aşk bir kamyon dolusu toprağın altında kalmışsınız gibi hissettirir. O toprağın altından çıkmak için kazarsınız ama nafile sanki kaçışı yokmuş gibi hissettirir. Siz yine de çaba gösterirsiniz. Çabanız sayesinde o toprakta çiçekler açar sonra biri gelir, o çiçekleri koparıp sizi kurak bırakır. Emek verdiğiniz bahçeyi talan ederler. İşte aşk bazen böyledir.

HOŞLANTI VE AŞK

‘Senden hoşlanıyorum’ ve ‘sana aşığım.’ Bu iki cümle de bir sevgi göstergesidir elbette ama tam anlamıyla bir değildirler. Biri gelip geçiciyken ve aynı zamanda yüzeyselken diğeri daha kalıcı ve derindir. Hoşlantı o kişiyi tanımadan da olabilecek bir şeydir. Neden çünkü dış görünüşünü beğenmişizdir ve hoşumuza gitmiştir. Peki aşk öyle midir? Birini tanımadan o kişiye aşık olabilir misiniz? Elbette ki hayır. Önce o kişiyi tanırsınız sonra nedeni olmaksızın aşık olursunuz. Neden nedeni olmaksızın diyorum biliyor musunuz? Size sorarlar ‘Neden ona aşıksın?’ önce bir duraksarsınız sonra onu düşünüp hafifçe sırıtırsınız, içiniz kıpır kıpır olur. Siz de anlam veremezsiniz, kendiniz sorgularsınız ama sonuç olarak ‘bilmiyorum aşığım işte’ dersiniz çünkü ona aşık olmak sebep aramazsınız o size göredir. Mutluluktan gözlerinizi yaşartacak, ağlarken gözyaşlarınızı kurutup sizi kahkahalara boğacak kişidir de ondan. Varlığıyla bile sizi evinizde hissettiren o insan karşınıza çıktığında sebepler sadece kaybolan kelimelere döner.

Pinterest

Pinterest

Demiştim ya hoşlantı aşkın evresi olabilir diye. Böyle olduğu durumlar aslında gözlemlenebilir. Birinden hoşlanmaya başlarız sonra bir şekilde daha yakın olup tanımaya başlarız ve tanıdıkça aşık oluruz. Bu işlerin daha aşama aşama ilerlediği bir durumdur ve artık çoğu insan sanırım bunun daha doğru olduğu görüşünde. Dönem değiştikçe güven sorunları arttığı için aşamalı aşk daha çok tercih ediliyor. Hatta şöyle ki; artık hoşlantı bile olmadan insanlar tanışıyorlar ve zaman geçtikçe birbirlerinden hoşlanıyorlar falan. Tabii ki yanlış değil ama aşkın romantik yanını es geçen bir şey gibi hissettiriyor.

YALAN MI GERÇEK Mİ?

Geldik ilk görüşte aşka. Hep anlatılarda falan duyarız işte şöyle güzel böyle yakışıklı bir gördüm tak diye aşık oldum. Aslında biraz dış görünüşe indirgenen bir şey olduğu için bunu hoşlantıyla özdeştirebiliriz. Peki biraz geçmişe gidecek olursak, eğer sizce nenelerimizin dedelerimizin bizlere anlattığı o tek harekete tav olma, gönlünü kaptırma hikayeleri yalan mı? Şimdi olmaz mı böyle şeyler? Aslında çok düşünmeye gerek yok. İnsan etkilenmeye meyilli bir varlıktır. Mesela şöyle anlatayım: Bir arkadaş grubu düşünün ateşin çevresinde oturmuşlar sohbet ediyorlar, şarkılar söylüyorlar ve eğleniyorlar. Aralarında bulunan biri bir kızın sadece gülüşünden etkilenemez mi? Ya da başka biri kızlar üşümesin diye kalkıp şalları getirip dağıtan bir erkeğin kibarlığından etkilenmez mi? Bunlar basit örnekler ve biraz da işin romantik yanı ama evet etkilenirler. İşte böyle zamanlarda ilk görüşte aşk aslında hiçbir zaman ölen bir kavram olmaz.

Pinterest

Pinterest

Dönem değişti artık insanlar takılıp geçiyorlar falan diye düşünüp aşka aşık olan insanlar inançlarını kaybetmemeliler. Herkes bir değil ve inanın ki gerçek aşk sizi bulduğunda bunu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Her zaman buna inandım ve inanmaya da devam edeceğim. Benzer kalpler kaybolmaz, gün gelir birbirini bulur.

Aslında son olarak şunu demek istiyorum aşk merakla başlar merakla biter. Birini merak ederiz tanırız ama eğer bir gün o merak sönerse aşk o noktada biter. Bu konuda da Flaubert, Madam Bovary kitabında şöyle der:

‘Merak. Birine karşı, ansızın, bir merak duymaya başlarsınız, korkunç bir merak. Onu tanımak, onunla doğmak, dünyaya onunla yeniden gelmek tek amacınız haline gelir. Aşka en uzak kelime, senden nefret ediyorum değil, bilmek istemiyorumdur.’

KAYNAKÇA

  • Flaubert, G. (2019). Madame Bovary (N. Ataç & S. E. Siyavuşgil, Çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.