Sosyal medyanın sonsuz akışında bugün bambaşka bir filtre hâkim: “denge” adı altında pazarlanan parıltılı bir dinginlik. Her pozun kusursuz, her nefesin şiirsel olduğu bir hayat.Işıkların altında uzayan matların ardında ise görünmeyen bir zorunluluk var: Her an huzurlu, her an merkezde, her an güçlü olma baskısı. Bu baskının en parlak vitrini ise son yıllarda ticari bir imgeye dönüşen yoga estetiği.
Pratikten İmaj Üretimine Giden Yol
Hepimiz telefonlarımızda kaydırırken huzurla sporunu yapan insanların içeriklerini görmüşüzdür. Sabahın yedisinde matını kapıp stüdyosuna koşanlar, meditasyonun fotoğrafını paylaşanlar, sessizliğin videosunu çekenler gibi. Bu yansıtmalar içerisinde yoga vazgeçilmez alanlardan biri. Yoga dersinden çıktıktan sonra kendine zaman ayırdığını, bedeniyle bağ kurduğunu, zihnini boşalttığını söyleyen insanları izliyoruz. Günümüzde yoga artık sadece bir nefes egzersizi değil, bir imaj haline geldi.
Peki artık bu rahatlama bile bir yarış hâline dönüşmüş olabilir mi?
Bir zamanlar nefes egzersizleri, rahatlama, huzur ile anılan yoga; bugün renkli matların, markalı taytların, sponsorlu stüdyoların simgesine dönüştü. Matların rengiyle, spor kıyafetlerimizin markalarıyla ve pozların estetiğiyle rekabet ediyoruz. Sanki o renkteki matta yoga yaptığımızda daha iyi bir sonuç alacakmış gibi bir algının içindeyiz fakat bu gerçek değil. Bu algı sayesinde bir süre sonra arınma arayışı, tüketim döngüsünün parçası oluyor. Yani ne kadar çok kendinle kalırsan, o kadar çok mat, mum, spor kıyafeti satın alıyorsun.
Rahatlama ve üretkenliğin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu bir çağdayız. Tükenmişlikten kaçmak yerine, onu yönetilebilir hale getiren uygulamaları satın alıp kullanıyoruz. Artık anda kalmak bile abonelikle satılıyor. Spotify’da meditasyon listeleri, YouTube’da sponsorlu nefes egzersizleri, yoga dersleriyle birlikte gelen influencerlık eğitimlerini burada örnek alabiliriz. Yoganın özündeki bırakmak fikrini bile tutunarak uyguluyoruz. Hiçbir şeyi kaçırmak istemeyen bir zihnin içinde, huzuru yakalamayı çalışıyoruz. Oysa yoga, hiçbir şeyi yakalamamayı öğretir. Ama biz nefesimizi sayarken bile kendimizi bir yarışın içinde buluyoruz: daha derin, daha uzun, daha sakin olabilmek için çabalıyoruz. Sakinliği bile performansa dönüştürmek adeta çağımızın ironisi. Gün sonunda ajandalarımıza ‘’Bugün kendim için bir şey yaptım.’’ yazmak bir başarı olarak görülüyor.

Kendine bakıyor olmak, yani “self-care” kavramı bile kendini gösterme biçimine dönüştü. Bu durumun en görünür yüzlerinden biri de sosyal medya. Instagram’da sonsuz bir denge pozu akışı var: Arka planda gün batımı, matın köşesinde bir fincan bitki çayı, açıklamada ise “Bugün de anda kalmayı seçtim” yazıyor. Ama o anda kalmak, o pozun mükemmel açısını yakalamak için en az on fotoğraf çekilmesini gerektiriyor. Günümüzde dinginlik sadece kadrajın içinde kalabildiği sürece değerli.
Görünür Huzur ile Görünmez Baskı
“Doğal ol, sade kal, huzurlu görün” çağrısı, yeni bir norm haline geldi. Yani bizler için yeni bir “olmalısın” listesi diyebiliriz. Esnek olmalısın, dengede olmalısın, pozitif olmalısın, huzurlu ve mutlu olmalısın. Oysa yoga, bir şeyler olmayı değil, var olmayı ve bunu hissetmeyi öğretir ve bu bazen hiçbir şey yapmadan, hiçbir yere yetişmeden, yalnızca nefes almayı tecrübe etmek demektir. Ama modern yoga bu boşluğu bile doldurmak istiyor, sessizliğe tahammülümüz gitgide azalıyor; huzuru bile hızla tüketiyoruz.

Belki de gerçekten rahatlamak için rahatlamaya çalışmayı bırakmalıyız. Matımızın rengi ve markası değil, ne kadar derin nefes aldığımız değerli. Giydiğimiz kıyafetlerin popülerliği değil, rahatlığı değerli. Ne kadar düzgün durduğumuz değil, şekilsizliğimiz ve çabamız değerli. Yoga, bir imaj değil; bir davettir. Kendine dönmeye, sustuğunda bile var olabileceğini hatırlamaya, hissetmeye davet. Rahatlamaya zorlanmadığın bir an bulduğunda, işte o zaman gerçekten huzurlusundur. Rahatlamak bir hedef değil bir hatırlayıştır. Unutmayı öğrenirsek belki o zaman hatırlarız, huzur zaten bizimleydi.
Kaynakça:
- The yoga industry is booming – but does it make you a better person?
- The surprising origins of the “wellness” boom
- (Un)Well l Belgesel
- Maintenance Phase | Podcast on Spotify
- Sarah Nicole Landry l @thebirdspapaya on Instagram

Yorumunuzu Yayınlayın