Kimi pavyonda, kimi düğün salonunda keşfedildi. Ama hepsinin yolu aynı yerden geçti: Halkın içinden. Yanık sesleriyle acılarımıza ortak oldular. Bu yazı o ”sokak lambalarından spot ışıklara” uzanan hikayelere bir bakış.

Bizi birbirimize benzetmeden yakınlaştıran, kültür ve kalpleri aynı frekansta buluşturan evrensel bir bağ: Müzik.

Zaman değişti, teknoloji gelişti; ancak müziğin birleştirici gücü hep aynı kaldı. Müziğin insan ruhunu yansıtma ve toplumsal ortaklık kurma etkisini görmezden gelmemek gerekir. Müzik, yalnızca bir sanat değil; aynı zamanda halkın duygularını, kişiliğini ifade etme aracıdır. Arabesk de bu duygusal ve kültürel ortaklığın en güçlü temsilcilerinden biri olarak sokağı ve sanatı birbirine bağlayan bir köprü konumundadır.

Bu, yer yer kolektif işleyen mekanizmanın yıldızlarının da, kaderinde onları parlamaya itecek benzer gerekçeleri olabilir mi?

medyascope

medyascope

KİM BU SOKAĞIN YILDIZLARI?

Geçmişten bugüne hâlâ etkisini koruyan arabeskin yıldızları, şöhrete giderken benzer hikayeler taşıyor. Onları birleştiren nokta yalnızca sesleri değil, halkın içinden gelmenin getirdiği gerçeklikti.

Müziğe çoğu zaman tesadüfen, zorlukların içinden adım attılar. Onların bizlere ses olmaya uzanan yolculuklarında benzer olan da buydu bir nevi.

Bergen, Ankara’da bir pavyonda sahneye davet edilerek müzik kariyerine başladı. İntizar’ın da Ege Üniversitesi’nden şarkı söylerken keşfedilmesi, halkın içinden gelen seslerin tesadüfen yaşadığı parlama örneklerindendir. Ebru Gündeş’in bir konfeksiyon işçisiyken sesinin keşfedilmesi, arabeskin sınıfsal yükselişine dair bir başka örnektir. Ferdi Tayfur’un Adana’da bir çay bahçesinde şarkı söylerken, İbrahim Tatlıses’in Urfa’da bir inşaatta çalışırken keşfedilmesi gibi örnekler, halkın ortak duygularını paylaşması temalı bu türün “halktanlık” temasını daha görünür kılar.
Hakan Taşıyan’ın da askerde şarkı söylediği esnada komutanları tarafından beğenilerek kendini keşfetme sürecine başlaması, bu zincirin yine halka uzanan bir tarafının göstergesidir. Bu gibi seslerin hepsi, halkın içinden gelerek “temsil”i sahneye taşıdı.

Sensiz İki Gün Albüm Kapağı

ORTAK PAYDA: HALKTANLIK

Arabesk yalnızca bir müzik türü değil; Türkiye’deki toplumsal dönüşümlerin, sınıfsal farklılıkların ve hatta göçün melodik bir temsilidir. Bu türün sanatçılarının da hepsi içimizden, ortak acıları paylaştığımız, belki de ıssız sokaklarda beraber dertlendiğimiz “bizden” insanlar.

1980’lerde yükseliş gösteren arabesk müzik, metropolleşme sürecinde kent dışında, kenar mahallelerde yaşayan insanların duygularını ifade ettiği bir temsil yolu haline geldi. Müzik sosyoloğu Martin Stokes’in de vurguladığı gibi alt sınıfların kendini ifade ettiği ve bireysel acıların arabesk ateşi çerçevesinde toplumsallaşmasına arabesk diyebiliriz.

Arabesk, modernleşen dünyada kenarda kalmış insanların kendilerini ifade etme sahası bulduğu bir türdür. Arabesk, sadece acıya değil “dayanışma” ya da seslenir, halkın ortak kader duygularını sahneye taşır.

Arabeskin halktanlığı sanatçıların sadece yaşamlarında değil, şarkılarında işledikleri konularda da görülür. Keder, felek, yoksulluk, aşk gibi temalar bireysel deneyimlerin toplumsal duygularla harmanlandığı anlatılardır ve arabesk bu yönüyle halkın hem dili hem duygularının kesiştiği bir tür haline gelmiştir.

Platform Dergisi

Platform Dergisi

HALKTAN OLMANIN ÖTESİNDE: DUYGUDA BİRLİK

Arabesk sanatçılarının birleştiği en temel unsur, halktan olmalarının ötesinde, duygularda birleşmeleridir. Kimi imkânsız aşkını, kimi kaderle mücadelesini anlatırken her birinde ortak olan halkın iç sesini dışa vurmalarıydı.

Bu sanatçılar, sadece şarkı söylemediler, toplumun duygularını, bir kuşağın hislerini sahneye taşıdılar. Şarkılarında hep “kaderle kavga eden insanın sesi” duyuldu. Halkın acısını binlerce insanın sesiyle beraber haykırdılar.

Arabeskin melodik yapısı kadar sözlerinde hissedilen “sızı güzellik”, halkın duygusal gerçekliğinin yansımasıdır.

Ebru Gündeş Galeri

ZAMANÜSTÜ BİR SES

Bugün hala Bergen’in, Müslüm Gürses’in, Ebru Gündeş’in şarkılarını dinlerken neden bu kadar içten eşlik ettiğimizi biliyoruz. Çünkü onlar, bizden biri.

Arabesk müziğin ölümsüzlüğü, halkın içinden doğmuş olmasıyla ilgilidir. Düğün salonunda, minibüste, dümdüz bir sokakta yankılanan duyguların sesidir. Arabesk yalnızca bir müzik türü değil, halkın kendini temsil etme biçimlerinden biridir.

Arabesk, acıyı estetik bir forma dönüştürürken; aynı zamanda dayanışmanın, kader ortaklığının ve halkın hikâyesinin spotlar altında simgelenmesidir.

KAYNAKÇA

  • Kara, F. (2020). Arabeskin Kadın Yüzü: Bergen ve Temsilin Dönüşümü. İstanbul: İletişim Yayınları.
  • Mutlu, E. (1990). Arabesk Kültür: Bir Toplumsal Gerçeklik Olarak Müzik. Ankara: Ütopya Yayınları.
  • Stokes, M. (2010). The Republic of Love: Cultural Intimacy in Turkish Popular Music. Chicago: University of Chicago Press.
  • Öztürkmen, A. (2006). “Arabesk Kültür ve Halkın Temsili.” Toplum ve Bilim, 106, 77–96.
  • Yıldırım, G. (2017). Popüler Kültür ve Arabesk: Türkiye’de Müzikal Kimlikler. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Bergen-Kimdir?
  • Ebru Gündeş-Nostalji
  • Hakan Taşıyan Kimdir?
  • İbrahim Tatlıses’in Biyografisi

 

 

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.