Türk Beşleri, Türkiye’nin müzik tarihinde olmazsa olmaz bir dönemin, gelenekle modernliği harmanlayarak ulusal bir ses yaratan beş benzersiz bestecinin hikâyesidir. Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses. Bu isimler, genç Cumhuriyet’in kültür devriminin sancılı yıllarında, Türk müziğini dünyada ki diğer müziklerin seviyesine çıkarma hayalinde önemli yer oynadı. Onlar sadece notalar yazmadılar; koskoca bir ulusun ruhunu, geleneğini ve ideallerini sese dokudular. Bu yazı, Türk Beşlisi’nin çarpıcı öyküsünü, onların tutkusunu ve mirasını anlatıyor.
Türk Beşleri Kimdir?

Kaynak: Dergipark
Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğan genç Türkiye Cumhuriyeti, her alanda yeniden inşa ediliyor. Müzik, bu devrimin en güçlü silahlarından biri olarak görülüyordu. Cumhuriyetin kurucularının kültürel hedeflerinden biri Batı’nın klasik müziği ile Anadolu’nun bin yıllık ezgilerini buluşturmaktı. İşte bu atmosferde, Türk Beşlisi sahneye çıktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk milletinin musikide de çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması” vizyonu, bu beş besteciye ilham oldu.
Her biri, Avrupa’nın prestijli müzik okullarında, Paris, Viyana ve Berlin’in salonlarında klasik müziğin derinliklerini özümsemiş, tutkulu ve vizyonlu sanatçılardı. Ama ruhları, Anadolu’nun türkülerinde, halayların ritminde çarpıyordu. Onlar, ne Batı’yı taklit etmeye kapıldı ne de köklerinden koptu. Türk Beşleri, Anadolu’nun ezgilerini, makamlarını ve öykülerini alıp senfonilere, operalara ve konçertolara dokudu.
Cemal Reşit Rey (1904-1985)

Kaynak: karar.com
Cemal Reşit Rey, 25 Ekim 1904’te Kudüs’te, köklü ve entelektüel bir ailede dünyaya geldi. Babası Ahmet Reşit Rey, Osmanlı döneminde önemli bir bürokrat ve yazardı. Ailesinin kültürel birikimi, Cemal Reşit’in müzikle erken yaşta tanışmasını sağladı. Yedi yaşında ilk bestesini yaptı ve müzik yeteneği ailesi tarafından hemen fark edildi.
Cemal Reşit, müzik eğitimine İstanbul’da başladı ve Galatasaray Lisesi’nde okurken piyano dersleri aldı. Ailesinin 1913’te Paris’e taşınmasıyla, eğitimine Fransa’da devam etti. Paris’te, ünlü piyanist Marguerite Long’un öğrencisi oldu ve Cenevre Konservatuvarı’nda solfej, piyano ve kompozisyon dallarında birincilik ödülleri kazandı. Daha sonra İstanbul’a dönerek Darü’l-Elhân’da (bugünkü İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı) hocalık yaptı ve İstanbul Şehir Orkestrası’nı (bugünkü İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) kurdu. Kendisi aynı şekilde 10. Yıl marşının bestecisidir.
Ahmet Adnan Saygun (1907-1991)

Kaynak: wannart.com
Ahmet Adnan Saygun, 7 Eylül 1907’de İzmir’de, müziksever bir ailede doğdu. Babası izmir Milli Kütüphane kurucularından Matematik öğretmeni Mahmut Celalettin Bey, annesi Zeynep Seniha Hanım’dı. Çocukluğunda İzmir’in Kemeraltı Çarşısı’nda Mevlevi dervişlerden duyduğu ezgiler, onun müzik anlayışını şekillendirdi. Saygun, Türk Beşlisi’nin en üretken ve uluslararası alanda tanınan üyesi oldu. Saygun, müzik eğitimine 13 yaşında İzmir’de piyano öğretmeni Rosati, İsmail Zühtü ve Tevfik Bey ile başladı. İzmir Lisesi’nde müzik öğretmenliği yaptıktan sonra, 1928’de devlet bursuyla Paris’e gönderildi. Paris’teki Schola Cantorum’da Vincent d’Indy, Eugene Borrel ve Amedee Gastoue gibi ustaların öğrencisi oldu. 1931’de Türkiye’ye dönerek Musiki Muallim Mektebi’nde ve İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda hocalık yaptı. İran şahı Pehlevi’nin Türkiye’ye gezisi öncesinde ilk Türk operası Özsoy Operasını 26 günde yazdı.
Ulvi Cemal Erkin (1906-1972)
Kaynak: dailysabah.com
Ulvi Cemal Erkin, 14 Mart 1906’da İstanbul’da, müzikle iç içe bir ailede doğdu. Annesi Nesibe Hanım piyanistti ve Ulvi Cemal’in ilk müzik öğretmeni oldu. Babası Mehmet Cemal Bey, üst düzey bir bürokrattı. Yedi yaşında babasını kaybeden Erkin, dedesi Abdullah Behçet Bey’in evinde büyüdü.
Erkin, Galatasaray Lisesi’nde okurken müzik yeteneği fark edildi. 1925’te devlet bursuyla Paris’e gönderildi ve Paris Konservatuvarı ile École Normale de Musique’te öğrenim gördü. 1930’da Türkiye’ye dönerek Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde piyano ve armoni dersleri verdi. 1936’da Ankara Devlet Konservatuvarı’nda öğretim üyesi oldu ve 1949-1951 arasında müdürlük yaptı. 1971’de “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı.
Hasan Ferit Alnar (1906-1978)

Kaynak: sanattanyansımalar.com
Hasan Ferit Alnar, 11 Mart 1906’da İstanbul’da, geleneksel müzikle uğraşan bir ailede doğdu. Ailesi, onun kanun çalma yeteneğini erken yaşta fark etti ve bu alanda eğitim almasını sağladı. Alnar, kanun virtüözü olarak ün kazandı ve Türk müziği makamlarını Batı formlarıyla birleştiren öncülerden biri oldu.
Alnar, müzik eğitimine İstanbul’da kanun çalarak başladı. 1927’de devlet bursuyla Viyana’ya gönderildi ve Viyana Müzik Akademisi’nde kompozisyon ve orkestra şefliği eğitimi aldı. Türkiye’ye dönerek Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde hocalık yaptı. 1946-1952 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı yönetti ve 1955-1960 arasında Ankara Operası’nın Genel Müzik Müdürlüğü’nü üstlendi.
Necil Kazım Akses (1908-1999)

Kaynak: x.com
Necil Kazım Akses, 6 Mayıs 1908’de İstanbul’da, müziksever bir ailede doğdu. Babası, Osmanlı döneminde yüksek bir bürokrattı. Genç yaşta müziğe ilgi duyan Akses, viyolonsel ve keman çalmayı öğrendi. Hayatını müziğe adadı.
Akses, İstanbul Erkek Lisesi’nde okurken Cemal Reşit Rey’den armoni dersleri aldı. 1926’da devlet bursuyla Viyana’ya, ardından Prag’a gönderildi. Viyana Müzik Akademisi’nde ve Prag Konservatuvarı’nda kompozisyon ve viyolonsel eğitimi aldı. 1934’te Türkiye’ye dönerek Musiki Muallim Mektebi’nde hocalık yaptı. Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunda rol aldı ve uzun yıllar öğretim üyesi olarak çalıştı.
Gelenekten Evrensele

Kaynak:10Haber.net
Türk Beşlisi’nin en çarpıcı özelliği, Anadolu’nun folklorik mirasını Batı’nın klasik müzik formlarıyla birleştirmesiydi. Onlar, türküleri olduğu gibi kopyalamadı; Anadolu’nun ruhunu, makamlarını ve ritimlerini, senfoni, opera ve konçerto gibi formlara ustalıkla işledi. Örneğin, Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu”, Türk tasavvufunun derinliğini ve insanlığın evrensel duygularını birleştirerek, dünya çapında yankı uyandırdı. Erkin’in “Köçekçe”si, köy meydanlarındaki dansları bir senfoni orkestrasının coşkusuna taşıdı.
Bu besteciler, Anadolu’nun köylerinden derledikleri ezgileri, modern armoni ve kontrpuan teknikleriyle yeniden yorumladı. Bela Bartok gibi dünya çapında müzikologlarla çalışarak, Türk halk müziğinin zenginliğini bilimsel bir şekilde de belgelediler. Türk Beşlisi, sadece müzik yazmadı; bir ulusun kimliğini sesle inşa etti.
Türk Beşlisi’nin yolu hiç kolay olmadı. Genç Cumhuriyet’te müzik altyapısı sınırlıydı. Senfoni orkestraları yeni kuruluyordu, müzik eğitimi yaygın değildi ve halk, klasik müziğe yabancıydı. Üstelik, bazı kesimler onların eserlerini “ne yeterince Türk ne de yeterince Batılı” diye eleştirdi. Ama onlar, bu eleştirilere kulak asmadı. Kendi yollarını çizdiler ve Anadolu’nun sesini dünyaya duyurdular.
Bir Ulusun Sesi

Kaynak: gazeteoksijen.com
Türk Beşlisi, bir grup besteciden çok daha fazlasıydı. Anadolu’nun köylerinden yükselen türküleri, dünya sahnelerine taşıdılar. Gelenekle modernliği, doğuyla batıyı, köy meydanlarıyla konser salonlarını birleştirdiler. Türk Beşlisi, sadece müzik tarihine değil, bir ulusun kalbine kazınmıştır. Onların eserlerini dinlediğinizde, sadece müzik duymazsınız; bir milletin çarpan yüreğini hissedersiniz.
KAYNAKÇA
- https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Be%C5%9Fleri
- http://www.turkishmusicportal.org/tr/besteciler/cagdas-turk-muzigi-turk-besleri

Yorumunuzu Yayınlayın