Tarih boyunca insanlar farklı değerli varlıklar peşinden koşmuştur. Bir zamanlar zenginlik altın, gümüş ve değerli madenlerle ölçülürken sanayi devrimiyle birlikte petrol ve enerji kaynakları en büyük servet kaynağı oldu. 20. yüzyılda bilgi, en değerli kaynak olarak kabul edildi ve “bilgi güçtür” anlayışı dünyaya hakim oldu. Ancak 21. yüzyılda, teknolojinin ve internetin hızla yayılmasıyla birlikte yeni bir para birimi ortaya çıktı: Dikkat.

Bugün büyük teknoloji şirketleri, senin dikkatin için savaş veriyor. Ne izlediğin, hangi içeriğe tıkladığın, neyi beğendiğin ve hatta hangi gönderide kaç saniye durduğun bile onlar için çok değerli. Instagram, Facebook, YouTube, TikTok… Hepsi seni mümkün olduğun en uzun süre boyunca ekranda tutmak için tasarlandı.

Ama burada kritik bir soru var: Gerçekten neyi izlemek istiyorsun, yoksa sana ne izlemen gerektiği mi söyleniyor?

Dikkat Ekonomisi Nedir ve Nasıl Çalışır?

Dikkat ekonomisi, insanların zamanını ve ilgisini bir ticari metaya dönüştüren sistemdir. Bu ekonomi, televizyon reklamlarının günlük hayata girmesiyle başladı, ancak dijital dünya ile birlikte bambaşka bir boyuta taşındı. Eskiden televizyon programlarının arasına reklam koyularak tüketicilerin ilgisi yakalanıyordu. Ancak bugün, her hareketin kaydediliyor ve analiz ediliyor.

Ne izlediğini, hangi içeriğe tıkladığını, neleri beğendiğini analiz eden algoritmalar sayesinde, sana en çok ilgini çekecek içerik sunularak ekranda daha fazla zaman geçirmen sağlanıyor. Bunu yaparken beynin biyolojik mekanizmalarından faydalanıyorlar. Dopamin salgılatan, tatmin edici ve seni “bir sonrakine” geçmeye teşvik eden içerikler sayesinde, dikkatinin bir an bile dağılmasını engelliyorlar.

Bu noktada düşünmek gerekiyor: Gerçekten ne izlemek istiyorsun, yoksa algoritmalar sana ne izlemen gerektiğini mi söylüyor?

Algı Sömürüsü: Kendi Kararlarını Sen mi Veriyorsun?

Hiç “sadece beş dakikalık bir mola verip sosyal medyaya bakacağım” dedikten sonra saatlerce ekrana kilitlendiğini fark ettin mi? Bu durum, dikkat ekonomisinin en büyük kanıtlarından biri.

Sosyal medya platformları, beynimizin ödül mekanizmasını kullanarak bizi kendilerine bağımlı hale getiriyor. Yeni bir bildirim aldığında ya da biri gönderini beğendiğinde, beynin dopamin salgılıyor ve bu sana geçici bir mutluluk hissi veriyor. Ancak bu his bir süre sonra azalıyor ve yeniden doğru içeriğe bakma ihtiyacı duyuyorsun. Bu bir kısır döngüye dönüşüyor.

Bu noktada şu soruyu sormalısın: Gerçekten ben mi karar veriyorum, yoksa benim adıma karar veren bir algoritma mı var?

Peki, Dikkatimizi Geri Kazanabilir Miyiz?

Dikkat bir kere dağıldığında, onu toplamak samanlıkta iğne aramaya benzer. Ama kaybettiğimiz dikkati geri kazanmak imkânsız değil. Bunun için önce nasıl kaybettiğimizi anlamamız gerekiyor.

Mesela, elinde telefonla oturduğunu ve bir anda Instagram’da dolanmaya başladığını düşün. İlk başta sadece bir arkadaşının paylaştığı fotoğrafa bakacaktın ama sonra kendini bir yabancının tatil vlog’unu izlerken buldun. Peki, bu nasıl oldu? Çünkü platformlar, seni olabilecek en uzun süre ekranın başında tutmak için tasarlandı. Ödüllendirme mekanizmalarıyla çalışan beyin, yeni içerik gördükçe “bir tane daha” demeye devam ediyor.

Bir zamanlar okumaktan keyif alan insanlar, şimdi üç dakikalık videoların bile uzun geldiğini söylüyor. Eskiden tek oturuşta kitap bitirenler, artık bir makalenin tamamını okumakta zorlanıyor. Çünkü sosyal medya, sabır gerektiren her şeye karşı bir savaş başlattı. Ama bu savaşı kazanmak bizim elimizde.

1. Algoritmaların Seni Yönetmesine İzin Verme
Gördüğün her şeyin, ilgini çekmek için özel olarak sana sunulduğunu unutma. Bazen, önerilen videoları ya da haberleri bilinçli bir şekilde es geçmek bile seni algoritmaların kontrolünden çıkarmaya yardımcı olabilir.

2. Bilinçli Tüketici Ol
Sosyal medyada saatlerce zaman geçirirken gerçekten değerli bir şeyler öğreniyor musun, yoksa sadece oyalanıyor musun? Bunu fark etmek, dikkati geri kazanmanın ilk adımıdır. Bir içeriği tüketmeden önce kendine “Bu bana ne katıyor?” diye sor. Eğer cevabın belirsizse, belki de o içeriğe ihtiyacın yoktur.

3. Duyusal Detoks Yap
Sürekli bildirimlerin geldiği, ekranların ışıklarının yanıp söndüğü bir dünyada, dikkatimizi toplamak zorlaşıyor. Günün belli saatlerinde ekranlardan uzaklaşmak, doğada vakit geçirmek, kitap okumak veya sadece düşünmek bile zihnini sakinleştirebilir.

4. Kendine Bir “Dikkat Programı” Belirle
Beynimiz, kaotik ve rastgele gelen bilgilere maruz kaldığında hızla yorulur. Bu yüzden gün içinde sosyal medya kullanımını belli bir zamana yayabilir, işleri sıralayarak yapabilirsin. Örneğin, sabah telefonunu eline almadan önce 30 dakika boyunca sadece kahvaltını yapıp zihnini dinlendirmek, gün boyunca daha iyi odaklanmanı sağlayabilir.

5. Gerçek Hayata Dön
Bazen en iyi çözüm, ekrandan uzaklaşıp gerçek dünyaya dönmektir. Arkadaşlarınla yüz yüze vakit geçir, doğaya çık, uzun sohbetler yap. Gerçek ilişkiler, ekrandaki etkileşimlerden daha anlamlıdır ve beynine ihtiyacı olan derin bağlanma hissini kazandırır.

Dikkatin Kimin Kontrolünde?

Bugün, dikkat ekonomisi devasa bir sektöre dönüştü ve her an dikkatini çalmak için yarışan binlerce içerik üretiliyor. Ancak bu yarışın kazananı sen olabilirsin. Bilinçli bir farkındalıkla, neye odaklandığını sorgulamak ve dikkatini verimli şekilde kullanmak, seni dijital dünyanın yönlendirmelerinden bağımsız hale getirebilir.

Unutma gerçek zenginlik paranın değil, senin neye dikkat ettiğinin kontrolünü elinde tutmaktır. Eğer dikkatimizi başkalarının yönlendirmelerine teslim edersek, kararlarımızın özgünlüğünü kaybederiz. Kendi seçimlerini yapabilmek, gerçek anlamda özgürleşmek demektir.

Bu yüzden, şu an ekranda ne izlediğini, hangi bilgiyi tükettiğini sorgula. Kararlarını sen mi veriyorsun, yoksa başkalarının belirlediği bir algoritmanın akışında mı sürükleniyorsun? Eğer cevabın ikincisiyse, hala bir şansın var: Dikkatini geri kazanmak için bugün bir adım at ve kontrolü yeniden ele geçir.

KAYNAKÇA

  • Mırçık, A. M. & Elaltuntaş, Ö. F. (2022). Sosyal Medyanın Algı Yönetimi: Dikkat Ekonomisi. Dijital Çağda İletişim Dergisi.
  • https://doi.org/10.51295/dicoj.48
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.