Kısaca Nazi Devleti

Başkan Paul Von Hindenburg tarafından 30 Ocak 1933 günü şansölye olarak atanan Adolf Hitler, Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi’ni kurarak ırkçı ve otoriter ilkelere dayalı bir Nazi Almanya’sının temelini atmaya başlamıştır.

Kısa bir sürede ise demokratik bir devletten tek partili bir Nazi Diktatörlüğüne dönüşmüştür.

Holokost

Yahudi Soykırımı, Yahudilerin köklerinin kurutulması gerektiği motivasyonuyla milyonlarca masum sivilin toplu katliamıdır.

Savaştan önce Avrupa’da yaşayan her üç Yahudiden ikisi Holokost esnasında öldürülmüştür.

1945’te İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde  Alman toplumunu saflaştırma argümanıyla bir milyondan fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık altı milyon Avrupalı Yahudi soykırıma uğramıştır.

Bunların yanı sıra, Alman işgalindeki Avrupa’da saklanarak ya da özgür kalıncaya kadar toplama kamplarında tutsak olarak yaşayarak on binlerce Yahudi hayatta kalmıştır.

Bizler de her iki durumdaki direnişi -saklanma, tutsak kalma- örnekleme niteliğinde filmleri baz almaya çalıştık.

Life is Beautiful

1997 yılında vizyona giren filmin İtalyan yönetmen, senarist ve oyuncusu Roberto Benigni, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki holokostu konu alan kurgusunda direnişi toplama kampı perspektifinden aktarıyor.

Böylelikle Piyanist ile saklanmayı örneklerken, Life is Beautiful ile tutsak kalma örneğini de vermiş oluyoruz.

Çocuğu, karısı ve amcasıyla toplama kampına götürülen Guido, oğlunun etkilenmemesi adına içinde bulundukları durumu bir tür puan toplama oyununa dönüştürüyor.

Oğluna, etrafta göründüğünde ya da açlıktan şikayet ettiğinde puanlarının silineceğini söyleyerek hayatta kalabilmesi için bir çeşit taktik geliştiriyor.Film boyunca türlü taktiklerle saklanarak direniş gösteren Guido, filmin sonunda hayatını kaybetmiş olsa dahi oğlu Giosue kamptan kurtulmayı başarmış oluyor.Bu filmler bittikten sonra hayatınıza öylece devam edemiyorsunuz çünkü bir kurgudan ibaret değil, bir zaman ve mekanda gerçekten varolmuş bir başkaldırı olduğunun farkındalığı yüzünüze çarpıyor.

Son olarak, makaleyi şu şekilde bitirmek yerinde olacaktır:

İktidarın stratejileri vardır, tabi grupların taktikleri vardır.

Nazi İdeolojisi

Öncelikle belirtmek gerekir ki Nazi Almanyası, nüfusun varlığının her yönünü ideolojik prensiplere göre kontrol etme çabası anlamına gelen totaliter bir rejimdir.

Bunun yanı sıra Alman ve arı ırkın diğer ırklardan üstün olduğu prensibine dayanan şiddetli antisemitizm, yani Yahudi düşmanlığı hakimdir. Yahudilerin ve Romanlar, Sintiler gibi diğer grupların Alman toplumunu kirlettiği ve tehdit ettiği düşüncesini merkezine alan ırkçı bir ideoloji benimsenmiştir.

The Piyanist

2002 yılında vizyona giren filmin yönetmeni Roman Polanski, Yahudi asıllı bir Polonyalıdır.

Polanski’nin ailesi Holokost döneminde toplama kamplarına gönderilmiştir ancak babasının Polanski’yi küçük yaşında bir tanıdığına emanet etmesi ile hayatı kurtulmuştur.

Bu sebeple Polanski, kendi başından geçen bazı olayları da senaryoya aktarmıştır.

Film, Polonyalı ünlü piyanist Wlandyslaw Szpilman’ın İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi işgali altındaki Polonya’da verdiği yaşam direnişini konu alıyor.

İlk dakikalardan itibaren uygulanmaya başlanan Yahudi ayrımcılığı, öncelikle kafe ve restoranlara girme yasağı akabinde halkın yürüdüğü yollardan dahi kısıtlanma şeklinde süregeliyor.

Yahudilerin kollarında bulundurmaları zorunlu kılınan yıldız sembolü ve Yahudiler için ayrılmış olan bir bölgeye sürgün edilmeleri ise ötekileştirme kavramına doğrudan atıfta bulunuyor.

Bu şartlar altında mücadele ederek yaşamak durumunda kalmalarının peşi sıra toplama kampları baş gösteriyor. Szpilman tanıdığı bir Yahudi polisi tarafından kurtulurken, ailesi toplama kamplarına götürülüyor ve bu ailesiyle son görüşmeleri oluyor. Buradan sonra Szpilman’ın tek başına sürdürdüğü direniş başlıyor.

Film boyunca, Szspilman’ın yaşam arzusu ve mücadelesi faşist ideolojilere karşı azimle verilen direnişin kuvvetli bir örneğini gösteriyor.

The Pianist Başarı Öyküsü

Sonuç

İncelediğimiz filmlerde halkın kabul görmüş ideolojisi karşısındaki tutumunu kendi yansıtması ile görmüş olduk. Piyanist filmiyle aklanmayı örneklerken, Hayat Güzeldir filmiyle tutsak kalma örneğini de vermiş oluyoruz.

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.