Sosyal medya günümüzde çok fazla yaygınlaşmış, neredeyse bütün yaş kesimleri tarafından kullanılan ve popülerliği gün geçtikçe artan bir iletişim ortamıdır. Günümüzün büyük bir bölümünü sosyal medya platformlarında geçirmekteyiz. Haberleşme ve haber alma gibi durumları sosyal mecralardan sağlarız. Özellikle Twitter ve Linkedin gibi platformlar daha yoğunluklu olarak haber ve bilgi için kullanılmaktadır. İnsanların başkaları tarafından beğenilme ve kabul görme arzusu vardır. İnsanlara özenmek yerine insanların onlara özenmesini isterler ve kıskanmak yerine kıskanılmak isterler. Bu nedenle insanlar sosyal medyada kendilerini oldukları gibi göstermek yerine olmak istedikleri gibi göstermeyi tercih ederler. Sosyal medya aracılığı ile benliklerini yaratırlar ve idealize ederek sunarlar.

Stanford Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma bir insanın hiçbir çaba sarf etmemesine rağmen dışarıdan bakıldığında çok başarılı ve mutlu görünmesini ‘’Ördek Sendromu’’ olarak açıklamıştır. (Atar ve Ulusoy, 2020:926.) Birçok insan karşıdan bakıldığında mutlu, huzurlu, başarılı ya da zengin gözükür Hayatlarında ki bu güzellik başkalarına kolayca elde edilmiş gibi gözükür. Bu sendroma ördek isminin verilme nedeni suyun üzerinde son derece huzurlu ve çabasız süzülmeleri fakat suyun altında ayakları ile çılgınca durma çabası göstermelerinden kaynaklanmaktadır. (Sun, 2018).

Kuramsal Bakış

Bu çalışmanın temelini, Goffman’ın ‘Yayılan İzlenim Kuramı’ oluşturmaktadır. Goffman’a göre sosyal medyada sunulan şeyler bir performans ürünüdür. Sosyal medyada bulunan kişi diğer kişilerin karşısında bir performans oluşturur ve benliğini idealize etmeye çalışır. Benliğini tasarlar ve inşa eder. Oluşturduğu benlik olduğu benlikten çok farklı olduğu için yapaydır ve gerçeği yansıtmaz. Aslında birey olduğundan çok farklı bir insan gibi davranarak insanlar tarafından iyi bilinmek ister. Yani Instagram gibi mecralar insanların kendilerini ispatlamak için kullandığı mecralardır. (Atar ve Ulusoy, 2020:926.) Ördek Sendromu’nun varlığı göstermesinin psikolojik nedeni bireyin sahip olduğu kötü yönleri, başarısızlıkları ve vücut problemleri gibi sorunlarını diğer insanların görmesi takdirde o insanda kötü bir izlenim bırakıp kabul görmeme düşüncesidir. Örneğin yüzünde akne ve sivilce gibi yaralar ya da izlerin olması o insanda diğerleri tarafından istenmeyecek ya da dalga geçilecek gibi hissettirir.

Sorunlar ve Algılama Biçimi

Görünüşleri diğer insanlarda farklı olan, örneğin hasta ya da engelli olan insanların günümüzde bile çok fazla alay konusuna maruz kalarak dışlandığını görmekteyiz. Bu insanların sosyal medya platformlarında kendilerini gösterecek kadar özgüvenli olmamalarının sebebi olarak insanların o kişi hakkınsa düşüneceği şeyleri sayabiliriz. Aynı zamanda bu insanların diğer insanlar gibi görünüşlerini tek bir filtreyle değiştiremeyecekleri için ördek sendromu bu insanlar üzerinde çok fazla etkili bir sendrom değildir çünkü bu insanlar saklanmak ya da kaçmayı seçerler çünkü diğer insanlar tarafından alacakları kötü tepkilerin farkındadırlar. Ya da bu insanların ailesinden birinin hasta olduğunu, ailesi tarafından şiddet gördüğünü ya da akranları tarafından zorbalığa uğradığını bilemeyiz çünkü bu insanlar sosyal medya kullanırken bu tür olumsuz yaşantılarını görmezden gelirler. Bu nedenle bireyler sosyal medya performansı gösterirken sorunlarını rafa kaldırır ve hayatı son derece sorunsuzmuş gibi davranır. Örneğin bir aile içinde son derece büyük sorunlar olabilir. Büyük sorunlar olmasa bile iki kardeşin evde kavga etmesi, anne babanın ya da çocukla ebeveynlerin tartışması gibi durumlar her ailede olan şeylerdir. Bu aile evden çıkarken çok büyük bir kava etmiş olmasına rağmen çocuklar ya da anne çok mutlu bir aile gezisi yapıyor gibi story atmaktadır. Sevgilisiyle kavga etmiş her genç kız da sosyal medyada o gün sevgilisiyle çok eğleniyor ve o insanın yanında huzurluymuş gibi insanlara sunabilir. Bu durum ördek sendromu olarak adlandırılabilir.

Gösteri Toplumu

Yapılan bu performansların sergilendiği uygulamalar olarak Instagram ve Tik Tok gibi sosyal medya platformlarını örnek gösterebiliriz. Instagram 2010 yılında, Tik Tok 2016 yılında insanların kullanımına açılmış sosyal medya platformlarıdır. Bu uygulamalar günümüzde milyonlarca kullanıcıya sahiptir. Çok fazla aktif kullanıcının olması bu uygulamaları sıkça tercih edilen uygulamalar haline getirir. Bu uygulamalar sayesinde kullanıcılar çektikleri video ve fotoğraf gibi gündelik hayatta çektiklerini paylaşır ve paylaşanlarınkileri de görebilir. Günümüzde imajın hâkim olduğu ve her şeyin görüntülerden ibaret olduğu söylenebilir.  Her zaman görüntü ve görünüşün mükemmelliği önemlidir. Fransız düşünür Debord bu durumu ‘’gösteri toplumu’’ terimiyle açıklamaktadır. Gösteri toplumunda sosyal medya insanları meta haline getirmektedir. Yani bir insanın sosyal medya kullanması kapitalist çarkın dönmesinde rol oynar. (Bayram,2015:245;Tükel,2014:9).

Meta Fetişizmi

Meta fetişizmi topluma hükmeden bir yapı haline gelmiş ve insanları birbirinden uzaklaştırmıştır. İnsanlar için mahrem denen bir olgu kalmamıştır. Bunun nedeni gösteri toplumunda aktif rol oynayan insanların hayatlarındaki özel olabilecek şeylerini kamuya açık alanda yapması ve kamunun tüketimine açık halde kullanmasıdır. (Bauman ve Lyon:2013:35-57) Bunun sonucunda sosyal medya aracılığıyla ürettiğimiz içerikler, paylaştığımız fotoğraf ve videolar başkalarının rahatlıkla ulaşabileceği bir araç haline gelir. Sosyal medya sayesinde bir markanın reklam yapması kolaylaşmıştır. Bir marka uğraşmadan bile markasının reklamını yapabilir çünkü sosyal medya kullanıcıları paylaştıklarında giydikleri markanın ürünlerini başkalarının alması için tavsiye edebilir. Böylelikle sosyal medya da kapitalizmin çarklarını döndüren bir uygulama haline gelebilir.

Efektler

Bazı sosyal medya uygulamalarında insanların fotoğraf ve video çekerken kullanabilecekleri çok sayıda yüz ve vücut değiştirme efekti bulunmaktadır. Bu efektler sayesinde kendi görünüşlerini değiştirir ve paylaşırlar. Bu efektler güzellik algılarının değişmesinde büyük rol oynamaktadır. Çok nadiren insanların efektsiz fotoğraf ve video paylaştığına şahit oluruz. Burada amaç kendini kabul görmüş güzellik kalıplarına sokmaktır. Bu nedenle insanlar Instagram ve TikTok paylaşımlarında muhakkak efekt kullanır ve görüntülerinin geçekten efektte göründüğünü kabul ederler. Çünkü sosyal medyadaki içerik üreticilerinin beğenilme arzusu onları efekt kullanmaya yönlendirmiştir. Bu insanların en iyi pozları vermek, en güzel ve marka kıyafetleri giymek gibi boğuştukları düşünceleri vardır. Gösteri toplumunda insanlar görülmek, beğenilmek ve beğenenden onay almayı arzu eder. Gözetlemenin bu durumda bir onay düzeneği haline geldiğini söylemek mümkündür.

Sosyal Medya ve Gerçek Dünya

 

Sosyal medyanın gerçek dünyadan ayrıldığı en belirgin nokta sosyal medyada kişinin görünüşünü istediği gibi kontrol etme imkanına sahip olmasıdır. Filtreler sayesinde görünüşünü kontrol etme becerisine sahip olan kişi bu mecralarda paylaşmak için en estetik ve güzel çıktığı fotoğrafları sunar. (Atar ve Ulusoy,2020:929.)  Bu nedenle günümüzde ‘’fotoğrafta göründüğü gibi değil, daha çirkin ya da daha güzel gibi sözler kullandıkları görülür. Bu durumda efektleri çarpıtılmış görünüşün sunuluşu ve insanları olduğun görünüşün daha iyisini inandırmak için kullanılmış aldatmaca şeyler olarak görebiliriz. Gerçek dünyada ise görünüşünün kontrol becerisine sahip olmak için estetik, makyaj ve dövme gibi cerrahi yöntemler kullanmak ve bu doğrultuda bir çaba harcaması gerekir. Yani sosyal medya aracılığıyla güzel görünmek ve ilgi çekmek daha basittir.

Sonuç Olarak:

Bir insan sosyal medya aracılığıyla paylaştığı fotoğraf ve videolar efektli, makyajlı ve pozitiflik içeriyorsa yüksek beğeni alır. Aynı zamanda bir kullanıcı hesabının bu tarz artılarla sunulması o insanın takipçi kazanmasına neden olabilir. Günümüzde Influencer bu sayede ortaya çıkmıştır. Bu insanların hesapları çok sayıda etkileşim alır. Hesaplar aldıkları etkileşim sayesinde daha fazla kullanıcıya önerilir. Bunun sonucunda hesaplara çok fazla kişi ulaşır ve sayfadaki paylaşımlara bakan kişilerde kendilerini ve yaşantılarını sevmeme ve sorgulama isteği doğmaktadır. Ben neden bu kadar güzel değilim ya da hayatım neden bu kadar olumlu değil gibi sorulara kapılarak kaygı duyar ve kendilerini kötü hissederler. -Günümüzde artık kadın ve erkek tip ve tarzlarının aşırı benzemesi ve insanların da sürekli bunu dillendiriyor olması bu platformların insanlara aşıladıkları güzellik ve yakışıklılık algılarından kaynaklanmaktadır.

 

Sosyal medya insanları şekillendirmektedir. İnsanların hoşlandıkları, yapmayı sevdikleri şeyleri giyim tarzları ya da yüz görünüşleri gibi çok şeye etki etmektedir. Bu durum ördek sendromunun bir sonucudur. Çünkü ördek sendromu sayesinde insanlar kendi olmak istediklerinden çok gördüklerine önem verir ve onlar gibi olmanın kendisine artı kazandıracağını düşünür. Gördükleri gibi olduklarında daha çok tercih edilecek ve beğenilecek ya da ilgi göreceklermiş gibi hissederler. Bu nedenle yapılanlarda insanların o insanlara özendiği görülür. Bunun sonucunda aslında ördek sendromu sayesinde ilgi gören bir insanı gören diğer insanlar da ilgi görmek için ördek tanıma uygun şekilde davranmaya başlar. Konuşma şekilleri değişir giyindikleri markalar, yaptıkları makyajlar ve davranış şekilleri büyük bir değişiklik gösterir ve bu sayede insanların hepsi neredeyse tekdüze bir görünüşe ve tarza sahip olurlar. O insanın o noktaya gelirken ve o değişimi yaşarken neler yaşadıkları, değişim öncesi ne yaşadıklarını veya değişimden sonra yaşadıkları çok önemli görülmez çünkü ne kendileri bu sorunları önemser ne de göstererek başka insanların önemsemesine müsaade ederler.

KAYNAKÇA:

Aydın, A.F. (2020). Gösteri Toplumunun Yeni Panoptikonu Olarak Sosyal Medya. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2574- 2590

Atalay, H.N. (2022). Sosyal Medyada Benlik Sunumu ve Stanford Ördek Sendromu.55-61

Bauman, Z. ve Lyon, D. (2013). Akışkan Gözetim. Çev. Elçin Yılmaz, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Tükel, İ. (2014). Tüketimin Yeni Aktörleri: “Y Kuşağı”. Hacettepe Üniversitesi Sosyolojik Araştırmalar E-Dergisi, 1-22.

Bayram, P. (2015). Gösteri Toplumunda Zaman Tüketimi: Sünnet Konvoyu Reklamı Üzerinden Eleştirel Bir Analiz. Akademik Bakış Dergisi, 52, 243-255.

Sun,T.2018).Duck syndrome and a culture of misery. Erişim adresi:

https://www.stanforddaily.com/2018/01/31/duck-syndrome-and-a-culture-of-misery/. Erişim tarihi: 08 Ocak 2023

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.