Kırmızı hap denince aklınıza Matrix filmi geliyor olmalı veya çoğunluğun yanlış anladığı maskülenite kavramı. The Red Pill, en kısa şekilde erkeklerin kendilerine devamlı pompalanan kadın merkezli kültürel anlayışın farkına varması ve buna baş kaldırmasıdır. Red Pill ismi ise The Matrix filminden geliyor. Filmin ana karakteri Neo’yu Matrix’ten kurtarmak üzere Morpheus’un uzattığı kırmızı hap (red pill) ve mavi hap (blue pill) göndermesi.

RedPill ve Feminizm

Burada Matrix, özellikle günümüzde ‘Feminizm’ adı altında etkisi ortaya çıkan kadın merkezli kültürdür. Amaçlanan şey; kadın-erkek rol eşitliği olması değil, erkeklerin maddi ve manevi çıkarlarını kadın üzerine kurması ve kadının sorumluluk sahibi olmak istemeden güç kazanmasını istemeleri. Bu durum Matrix’in kendisini ve dünya sistemini oluşturuyor. Kırmızı Hap felsefesinin burada esas almak istediği ve savunduğu mevzu, kendini stoik (doğaya ve evrimsel sürece uygun davranma) olarak geliştirme zorunluluğunun dışında, erkeklerin ve kadınların ayrı rol modeller olduğu, evrimsel olarak kadının ve erkeğin düşünce işleyiş mekanizmasının farklı olduğu ve buna göre davranılması gerekliliğidir.

Modern Stoacı Düşünce

Dispute: Anlaşmazlık Inclusion: Kapsama Dıversity: Farklılıklar

Modern stoacı düşünce, şu anda aniden avcı-toplayıcı döneme geri döndüğümüzden örnek verir. Şu anda avcı-toplayıcı sistemde yeniden var olduğumuz zaman, iki cinsiyetin de rolleri tam anlamıyla özüne dönecektir. Erkeğin güdülenme ve bilinç sisteminin tamamen takım çalışmasına dayalı avcılık, kadını ve nesli koruma, korkusuzca sorunların üzerine giderek yeni medeniyetler inşa etme olgusu üzerine kurulu olduğunu görürüz. Kadının ise maskülen sistemin altında korunan, çocuğu için en uygun yaşam biçimini seçmeye çalışan, sosyal ve duygusal zekası çok daha gelişmiş, aile kavramına çok daha değer veren bir biçimde görürüz.

Redpill esasında sosyal dinamikleri ele alır. Erkeğin ve kadının toplum içindeki rollerinin ve sistemini stoik şekilde kurulması esasına dayalıdır. Elbette stoik bakış açısında insanın doğasal düşüncesine asla kelepçe ve kural vurulmamalıdır fakat rolünün dışına çıkmaya çalışan her iki cinsiyeti de doğasına uygun davranması için hizaya çeker.

Peki Feminizm Bunun Neresinde?

Feminizmin tarihinden daha çok, ele aldığı ve dikte ettiği meseleleri ön plana çıkarmak şart. Feminizmin istekleri eşitlik yönünde ilerler, adaleti aramaz. Erkeğin ve kadının bedenen ve zihnen hiçbir farkı olmadığını savunacak raddededir. Gücün eşit olduğunu, erkeğin ve kadının her işi aynı kabiliyette yapabileceğini söyler. Stoik olarak kadının ve erkeğin rollerinin birbirinden ayrıldığı, gerek bedensel gerek zihinsel olarak kanıtlı durumda. Gerçek eşitlikten ziyade adaleti uygulamaya sokar RedPill. Zihnimizin temelinde bulunan hayatta kalma içgüdüsünü insanlığa en yararlı modelde gerçekleştirmeye çalışır. Kadının ve erkeğin dünyaya en yararlı ve uygun modelini sunar. RedPill, kadın ve erkeğin arasında adaleti savunur, eşitliği hükmen reddeder. Dolayısıyla feminizmi de reddine ekler.

İki cinsiyet, zihnine kazınmış doğal ve olması gereken rolünden dışarı çıkmaya çalışmazsa mutlu olacaktır. Günümüzde evliliklerin ve çiftler ilişkisinin en büyük problemlerinin sebebi roller karmaşasıdır. Erkeğin ve kadının görev karmaşasına düşmemesi gerekir.

Toksik Maskülenite ve Olması Gereken Maskülenite

Tıpkı toksik feminite gibi toksik maskülenlik de iki ayrı kutbun zararına çalışır. Rolüne uygun davranması gereken cinsiyetler bütünlüğü, rol karmaşasına düştüğü zaman toksiklik oluşacaktır. Doğadan örnek vereceğim. Evrimsel genetiğin izlerini en çok gördüğümüz canlılardan olan aslanlar, gruplaşma ve çiftsel içgüdü olarak rollerinden asla çıkmazlar ve sürü, grup yaşamını başarıyla nesiller boyu idame ettirirler. İçgüdüsüne bağlı olan ve çiftleşmek isteyen bir erkek aslan, dişi aslanın defalarca gazabına ve küçük ısırıklarına maruz kalır halbuki ondan çok daha güçlü olmasına rağmen, bir kere bile gücünü dişisi üzerinde kullanmaz. Şimdi burada hayvandan insana örnek vermek elbette tam anlamıyla başarılı olmayacaktır fakat olması gereken ve doğaya uygun eril enerji budur.

Şiddet

Kadın, doğadaki dişi herhangi bir canlı, üretmek ve doğurmak gibi müthiş ve yekpare bir özelliğe sahiptir. Kadın bu özelliğiyle neslin eğitimini, sorumluluğunu ve sürmesini bizzat etkileyen en kuvvetli etkendir. Günümüz toksik maskülenitesi hayvandan daha aşağı şekilde bir kadını dövebilir. Fakat ne RedPill’in kendisinde, ne de stoik düşüncede, ne de bizatihi kendi fikrimde diğer erkekler ve rekabettekiler hariç şiddet uygulanamaz. Her konuda güçlenmeyi kendine arzu ve ilke edinen, bedensel ve zihinsel olgunluğunu kazanmış, ilişki ve sosyal dinamikleri çözmüş herhangi bir erkek olması gereken maskülenliktedir. Böyle birinden asla gereksiz agresiflik, aile içi fiziksel ve psikolojik şiddet göremezsiniz. Doğası gereği kadının arzu alanındaki erkek tanımı tam anlamıyla budur.

Maskülen bir çatı altında yaşanan her sosyal alan, durum, yeryüzü fark etmeksizin kurallar dairesinde ve huzurlu olacaktır.

Sözde Güzellik Algısı

Teknolojinin gelişimi ve küreselleşmenin bu kadar hızlı olması, tek tip bireylerin oldukça normal karşılanması anlamına gelmeye başladı. Sabahtan akşama kadar TikTok izlemek, kendi vaktini geçiştirip, sanal idollerini takibe almak, OnlyFans’a para ödemek insanın, özellikle bir erkeğin temelde hangi stoik özelliğine uygun? Tek tip yaşam standartlarının normalleştirilmesi sonucu oluşan obez ve sedanter bireyler için de kendi bedenlerini olumlatacak ve onları rahatlatarak hareket alanını kısıtlayacak ifadeler yaratıldı. ‘Ben böyle güzelim’, ‘Bütün kusurlarım bir güzellik’ ifadeleri ile aslında değiştirilebilecek şeyleri dahi değiştirmemek için uydurulan bahaneler olduğunu görüyoruz.

Oluşturulmaya Çalışılan Tembellik

Boyunu değiştiremezsin, doğal olarak doğum lekeni değiştiremezsin, sorun yok, ama kodlarımıza işlenmiş güzellik algısını da yüzyıllardır değiştiremiyoruz, bu değiştirilmeye çalışılmamalı. Doğal olarak değişilemeyenler haricinde kabul ettirilmeye çalışılan her tembellik ürünü, doğanın kanunu ile küçümsenmeye devam edecektir. Çünkü güçlenmek için ayak uydurmak zorundasın. Harekete geçip sistemin içinde canlı ve her an başkaldırabilecek bir unsur olduğunu hissettirmek zorundasın.

Dopamin ve Dijital Bağımlılıklar

Yapmaktan hoşlandığımız bir şeyi yaptığımızda Dopamin salgılarız ve kendimizi iyi hissederiz. Dopamin salgılanır salgılanmaz, beyin Dopamin alıcılarını azaltarak bu salgılamaya uyum sağlıyor. Geceden kalma dediğimiz olayın sebebi bu. Eğer yeterince beklersek, bu his geçer ve denge noktası yeniden sağlanır. Ama bu hissin devamlı üzerine gitmek, devamlı onu tüketmek gibi bir yapımız var. Fakat bu döngüyü sabitlemek yerine defalarca üzerine giderek haftalarca aylarca tekrarlarsanız, madde bağımlısından farksız hale geleceksiniz. O Dopamin kaynağını reddettiğinizde üzerinizde oluşan kaygı, sinirlilik, şiddetli arzunun getirdikleridir. Fakat tüm bu güzel hissettiren şeylere ulaşımın basitleşmesi, bizi eskiye göre çok daha kötü bir duruma soktu. Kaygı, depresyon ve daha nicesi..

Mutluluk Seviyeleri

Dünya Mutluluk Raporuna göre, Amerikalılar 2018 yılında, 2008 yılına göre daha mutsuz olduklarını, diğer zengin ülkelerde de insanlar, daha az mutlu olduklarını beyan ediyorlar. Global Hastalık Yükü çalışması, yeni depresyon vakalarının, 1996’dan 2017’ye dünya genelinde %50 arttığını gösteriyor, en büyük artış da en yüksek gelir durumuna sahip bölgelerde ve özellikle Kuzey Amerika’da. Yine JCEM dergisine ve Oxford çalıştayına göre, geçmiş nesillerdeki testosteron seviyesi, günümüzdeki erkeklerin ortalama testosteron seviyesinden daha fazla. Zaman geçtikçe ortalama testosteron düşüşe geçiyor.

Grip Strenght

Daha 30-40 sene öncesinde 20-34 yaş arası erkeklerin bir şeyi tutup sıkma gücü (grip strenght) 53 kg iken, şuan 44 kg bantlarında. Peki bunun ana faktörleri nelerdir? En başta kesinlikle yanlış beslenme düzeni ve obezite bayrağı çeker. Erkek, kendi doğasından ne kadar uzaklaştırılırsa, ne kadar az rekabet içine girerse, ne kadar az fiziksel efor harcarsa o denli az serbest testosteron seviyesine sahip olacaktır.

Hipergami

Sözlük anlamıyla hipergami; kendinden yükseği ihtiyacı dahilinde arzulamak, sosyolojik olarak kendinden daha üst sınıfta veya seviyede biri ile evlenmek anlamında kullanılıyor. Daha iyi genetik materyaller, daha seçilesi bir insan, daha seçilesi bir erkek anlamına geliyor. Elbette gerek dizi/film sektörü, gerek siyasi, gerek sosyal medya fonlaması yoluyla yoğun bir şekilde değiştirilmeye çalışılan rol, cinsiyet ve aile bütünlüğü kendini doğal olarak muhafaza edecektir. Özgürlük ve ‘güçlü olmak’ adı altında insani değerlere aykırı bir kontrolsüzlük yaratmaya çalışmak, tutarsız ve kendi içinde çelişkilidir.

Kusursuza Ulaşmanın Matematiği

Elimizde yüz binlerce yıldır evrimleşmiş bir beyin, on binlerce yıldır çeşitli doğa oyunlarına maruz kalmış ama bir kere karmaşaya uğramamış bir cinsiyet rolü var. Elbette kaos hakimken kusursuzdan bahsedilemez fakat içimizdeki durdurulamaz dürtü de insanı en mükemmeli için zorlar. Kadının ve erkeğin hipergamisi, en iyisini bulmak ve oluşturmak için evrimleşmiştir. Elbette en başından beri doğum, bakım gibi meselelerle uğraşacak olan kadının seçim ve seçilim özellikleri daha çok gelişmiştir. Bu zorlu süreçte korumayı ve huzur ortamını sağlayabilecek en donanımlı erkeği bulma isteği onu motive ve tetikte tutar. Temelde erkekteki ‘Güç’ kavramı, kadının isteğine hitap eder. Fiziksel ve mental güç, direkt karşılığıdır. Zaman içerisinde güç kavramı altını doldurmaya başlamış, ekonomi ve diğer etmenler hipergami altına girmiştir.

KAYNAKÇA

  • Travison TG, Araujo AB, O’Donnell AB, et al. A population-level decline in serum testosterone levels in American men. J Clin Endocrinol Metab. 2007;92:196-202.
  • Bhasin S. Secular decline in male reproductive function: is manliness threatened? J Clin Endocrinol Metab. 2007;92:44-45.
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.