Kimlik Kimin Kimliği?

Sosyal bilimlerde üstüne çokça yazılıp çizilen, tanımı itibarıyla sıklıkla kavram karmaşası yaratan “kimlik” tıpkı kültür gibi çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Bundandır ki net ve değişmez bir tanımını yapmak zorlaşmaktadır. Türk Dil Kurumu’na göre genel anlamda kişinin kendi olmasını sağlayan niteliklerin tümü olarak tanımlansa da kimlik, kendini daima kişinin kendi varlığının belirteçleri olarak göstermemektedir. Mead’in ferdi ben ve sosyal ben kavramları kimliği kavramada oldukça yardımcıdır. Çünkü kişi, tek bir kimliğe sahip olmadığı gibi aynı zamanda kimliğinin inşasında her zaman ötekinin varlığına ihtiyaç duymaktadır. Benlik duygusunun oluşumunda ferdi ben başroldeyken, toplumla etkileşime geçildiğinde sosyal ben rolü devralır.  (Ferdi “Ben” ve Sosyal “Ben”, 2016) Tarihsel süreç boyunca kamusal alandaki ilişkilerin ikincil ve belirli düzeyde kalmasını sağlayan ötekine bağlı kimlikler inşa edilmiştir. Jung’un persona olarak tabir ettiği bu kamusal maske (Kavut, 2020) kişinin toplum içindeki varlığını, sınıfını, statüsünü, ait olduğu grup veya organizasyonları da temsil etmektedir. Söz konusu çalışma (2020) yeniden Jung’a atıfta bulunarak karşılıklı kurulan bu inşa sürecinde bireyin bu maskenin kendisi ile özdeşleşmiş olduğunda kendi olmayan yeni bir kimlik yaratmış olduğunu ifade etmektedir. Buna ek olarak James Clear Atomic Habits isimli kitabında tekrarlanan davranışın kimliği pekiştirdiğine dair vurgu yapmaktadır. Kimliği tekrarlanan varoluş olarak tanımlayan yazarın bu önerisi öğrenme kuramlarında da benzer şekilde kendine yer bulmaktadır. (Clear, 2018) Bu anlamda, dijital platformlarda oluşturulan sanal kimliklerin de benzer yolla inşa edildiği düşünülebilir. Öğrenilmiş roller çerçevesinde sosyal ağlarda kimlik yaratımı, iletişimde de açık veya anonim kimlikler üzerinden iletişim kurma konusunda belirleyici olabilmektedir.

İşte Bütün Mesele: Olmak ya da Olmamak

Geçmişten bugüne birçok yazar, şair, ressam eserlerini anonim olarak yayınladı. Buna en sık kadınların tarihinde tanık olduk. Peki insan niçin anonim olmayı tercih eder? Elbette sosyal bilimcinin karmaşık evrenindeki her olgu gibi bunun da tek bir belirleyicisi olmayacaktır. Ancak bir kimseyi kimliğini gizleyerek eylemde bulunmaya iten bir motivasyon olmalı. Anonimlik, gerek basılı yayınlarda gerekse uçsuz bucaksız dijital kültürde yaygın olarak karşılaşılan bir eyleme biçimi haline geldi. Bu eğilim kişinin hiç var olmamış yeni bir kimlik yaratmasıyla gerçekleşebilirken hali hazırda var olan birinin kimliğini kullanma yahut o kimliğe bürünme gibi de kendini gösterebiliyor. Dolayısıyla sosyal ben kendi içinde dönüşüme uğrayarak etkileşime giren tarafların her ikisi için de yeni bir pencere açıyor: “Kiminle iletişim kuruyorum?” penceresi… Bilhassa internet platformlarındaki yaygın anonimitenin gözlemlenen sebeplerinden biri genellikle insanların beyan etmekten çekindikleri fikirlerini kimliklerini gizlediklerinde özgürce yapabiliyor oluşlarından kaynaklanmakta. Toplum tarafından dışlanacağı, yargılanacağı, cezalandırılacağı veya utandırılacağını varsayarak düşüncelerini anonim kimlikle ifade eden kullanıcılar bunu modern bir kamuflaj olarak da kullanmakta. Bu noktada fikirlerini kendi kimliği ile temsil edememe durumu kişinin içinde bulunduğu toplumun demokratik altyapısı üzerine düşündürüyor. Anonimlik insana düşüncesini dilediği gibi ifade etme özgürlüğü tanırken bir yandan kullanıcılara dijital suçların bir figüranı olma konusunda kapı aralamakta. Linç kültürünün internet ortamının karanlık dehlizlerinde bu denli yaygınlaşabilmesinde anonimliğin getirdiği gizem yatıyor olabilir. Çünkü Goffman’ın da belirttiği gibi: “Damga, derinlemesine itibarsızlaştıran bir isnattır.”  (Goffmann, 2016)

Gizlenme mi Yoksa Özgürleşme mi?

Bunun bir temsil hakkı olduğunu düşünen güruh da bu hususa farklı bir açıdan yaklaşıyor. Bilhassa baskıcı rejimlerde açık kimlikle beyanı suç teşkil edebilecek siyasi görüş, eleştiri ve değerlendirmelerin anonim kullanıcılar tarafından tehdit alma unsurunu ortadan kaldırdığı için tercih edildiğinden de söz ediliyor. Kişinin var oluşunu ve söylemlerini hangi kimlikle ifade edeceğini tercih etmesi bir kaçıştan çok seçim de olabilir. Dolayısıyla özellikle dijital anonimliğin öz benlik bilincinden bireyi hangi ölçüde ayırdığını veya olası kimlik çatışmalarını gözlemlemek belki daha çok veri sağlayacaktır. Söz konusu kimlik geçişleri online ve offline dünya arasında kendine yabancılaşmayı da beraberinde getirebilir. Modernitenin kimliği sabit olmaktan çıkarıp merkezsizleştirdiğini düşünen Hall’ün rotasından yürüdüğümüzde küresel etkileşimlerin sorgulayan ve dönüşen parçalı benlikler yarattığına şahit oluruz. Bunun için en kolay ortamı yeni medya teknolojileri büyük ölçüde sağlamakta. Dünyanın diğer ucunda yaşanan gelişmelerden artık tek bir bildirimle haberdar olabiliyoruz. Öyleyse dünya da neo-öznenin yapıp etmelerinden, fikirlerinden ve paylaşımlarından nasibini almalı. Bunun için kültürün çizdiği sınırlar ne gerektiriyorsa onu yapmalı, kimliğin ötesinde yeni bir kimlik yaratmak gibi…

crazy_girl_ayshe_123@temsil.org Oturum Açtı!

Aslında çok eski zamanlardan bu yana icra edilen bir eylem olan “stalking” ise dijital ortama taşındıktan sonra kullanıcıların anonim kimlikler yaratma olasılığını pekiştiriyor olabilir. Atılan her adımı algoritmik bir bildirimle kullanıcılarıyla paylaşan yeni medya teknolojileri, gizli kimliklerin ardından birbirlerini gözleyen, duygusal ilişkiler kuran ve bazen de taciz eden insanları aynı gemide buluşturabiliyor.  Birçok eserde mahlas veya lakap olarak kullanılan ve eser sahibinin aslında kim olduğunun üstünü çizen başka isimler, dijital platformlarda “nickname” olarak hayatımıza girdi ve bu kimilerine özgürlük alanı sağlarken kimileri için kendi olmaya cesaret edememe durumu olarak halen eleştiriliyor. Şirketlerin bile anonim olabildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu da bana varlığın, kimliğin ve temsiliyetin ne kadar bulanık ve karmaşık yapılar olduğunu hatırlatıyor. Anonim bir medya kullanıcısının ötekiyle etkileşiminin ilerleyen aşamalarında anonim kullanıcının gerçek kimlikle var olmaya karar vermesi, ötekinin gerçeklik algısında hafif bir sarsıntı ve beklentileriyle ilgili içe dönük bir sorgulamayı da beraberinde getirebiliyor. Kabul edilme ve onaylanma arzusu, anonim kişinin kendi varlığıyla makul görülmeyeceği veya reddedileceği kalıp yargısının önüne geçerek onu anonim kalmaya devam etme yolunda teşvik de edebiliyor. Bunların birçoğunu online flört uygulamaları hayatımıza girdiğinden beri deneyimliyoruz. Elbette kullanıcıların anonim kalma motivasyonları birbirinden farklı oluyor. Kimi ifşa edilme korkusundan gerçek kimliğini gizli tutuyorken, kimi bulunduğu medya platformunu kendine uygun bulmadığı halde içinde durduramadığı “Burada neler dönüyor?” merakıyla mecraya katılıyor.

Geleceğin Kimlikleri

Frankfurt Okulu’nun önemli teorisyenlerinden biri olan Erich Fromm ise modern dünyanın standartlaştırılmış hazları peşinde koşan yeni aktörlerinin kamuoyunun anonim otoritesi tarafından yönlendirildiğini ifade etmektedir. (Fromm, 2016) Öte yandan bunu “robot uyumluluğu” kavramsallaştırmasıyla bir özgürleştirme aracı yerine özgürlükten kaçış olarak yorumluyor. Bu durumda gelecekte yüzleşebileceğimiz tehlike ise her birimizin sahicilikten uzak birbirine benzeyen robotlara dönüşmesi olacak-mış. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yazımı okuyan herkesi kısa bir süreliğine kimliklerimiz ve o kimliklerin içini “sahiden” nelerle doldurduğumuz üzerine düşünmeye davet ediyorum.

Kaynakça

  • Clear, J. (2018). Atomic Habits. Random House.
  • Fromm, E. (2016). Kültür ve Kimlik. C. Thorpe, C. Yuill, M. Hobbs, M. Todd, S. Tomley, & M. Weeks içinde, The Sociology Book (s. 188). İstanbul: Alfa Basım Yayın Dağıtım.
  • Goffmann, E. (2016). Kültür ve Kimlik. C. Thorpe, C. Yuill, M. Hobbs, M. Todd, S. Tomley, & M. Weeks içinde, The Sociology Book (s. 190-195). İstanbul: Alfa Basım Yayın Dağıtım.
  • Kavut, S. (2020). Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme. International Journal of Cultural and Social Studies, 686.
  • Mead, G. H. (2016) Ferdi “Ben” ve Sosyal “Ben”. (2016). C. Thorpe, C. Yuill, M. Hobbs, M. Todd, S. Tomley, & M. Weeks içinde, Sosyoloji Kitabı (s. 176-177). İstanbul: Alfa Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.